GO TO THE BAR in Turkish translation

[gəʊ tə ðə bɑːr]
[gəʊ tə ðə bɑːr]
bara git
bara gider
bara giderim
bara gitmek
bara geçse

Examples of using Go to the bar in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
You don't see alcoholics go to the bar to watch people drink, do you?
Alkoliklerin bara gidip içki içenleri izlemediklerini biliyorsun, değil mi?
Go to the bar, have a couple drinks.
Bara gidip birkaç kadeh bir şeyler içeriz.
Yukiko, could you go to the bar?
Yukiko, bara geçer misin?
And either I go to the bar, or you settle for $2 million.
Ve ya ben baroya giderim, ya da 2 milyona anlaşma yaparsın.
So you go to the bar, and I will meet you there in a minute.
Sen bara gidiyorsun ve seninle bir dakika sonra orada buluşacağım.
I can go to the bar.
Bara gidip alabilirim.
You wanna go to the bar?
Bara girmek ister misin?
You wanna go to the bar later?
Sonra bara gidelim mi?
And we drink more alcohol. Petey and I go to the bar.
Bu kehanette Petey ve ben bara gidiyoruz ve daha fazla içki içiyoruz.
You wanna go to the bar?
Bara gitmek ister misin?
We can just go to the bar by my apartment.
Hemen dairemin altındaki bara gidebiliriz.
Go to the bar, play three games,
Bara git, üç oyun oyna
You and I can sneak out the back, go to the bar, knock back Boilermakers while they're all fund-raising.
Beraber arka kapıdan kaçıp bara gider millet para toplamakla meşgulken biz de birkaç kadeh yuvarlarız.
While they're all fund-raising. You and I can sneak out the back, go to the bar, knock back Boilermakers.
Beraber arka kapıdan kaçıp bara gider… millet para toplamakla meşgulken biz de birkaç kadeh yuvarlarız.
You and I can sneak out the back, while they're all fund-raising. go to the bar, knock back Boilermakers.
Beraber arka kapıdan kaçıp bara gider… millet para toplamakla meşgulken biz de birkaç kadeh yuvarlarız.
Go to the bar, knock back Boilermakers You and I can sneak out the back, while they're all fund-raising.
Beraber arka kapıdan kaçıp bara gider… millet para toplamakla meşgulken biz de birkaç kadeh yuvarlarız.
Cops come knocking on Clyde's door, they flip him, go to the bar, find Vegas.
Saat Clydeın kapısını çaldılar ama… onu kaçırdılar, bara gittiler ve Vegası buldular.
You go to the bar, so I am going to your apartment
Sen bara gidip anlaşmayı iptal ederken ben
There wasn't much to do at night except go to the bar, drink and play darts.
Geceleri bara gidip içki içmek ve dart oynamak dışında yapacak pek bir şey yoktu.
Mitch, Max, go to the bar and be ready to throw that switch when I tell you.
Mitch, Max, bara gidin ve… size söylediğimde şalteri atmaya hazır olun.
Results: 55, Time: 0.0622

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish