I'M ENTERING in Turkish translation

• giriyorum

Examples of using I'm entering in English and their translations into Turkish

I am entering the wound, and… My God.
Yaraya giriyorum ve… Tanrım.

I am entering the wound, and… My God.
Yaraya giriyorum. Tanrım. Ve.

I am entering the cafe to get something to drink.
İçecek bir şey almak için kafeye girdim.

I am entering the RV.
Karavana giriyorum.

I am entering your mouth now!
Şimdi ağzına giriyorum!

I am entering your mouth now.
Şu anda ağzınıza giriyorum.

I am entering the wound, and… My God.
Ve… Tanrım. Yaraya giriyorum.

I am entering the wound, and… My God.
Tanrım. Yaraya giriyorum, ve.

I am entering the wound, and… My God.
Tanrım. Ve… Yara giriyorum.

I am entering the wound, and… My God.
Tanrım. Yara giriyorum. Ve.

I am entering trade, my lord, a restaurant.
Ticarete atılacağım, lordum. Bir restoran.

I'm entered, and I'm riding.
Katıldım ve süreceğim.

For a moment I felt I was entering the realm where art and action converge.
Bir an için sanat ve eylemin kesiştiği bir aleme girdiğimi hissettim.

But I'm entered in the race.
Ama yarışa kaydoldum.

I thought I was entering… a magical world of sensual delights.
Sihirli bir bedensel zevk dünyasına girdiğimi sandım. Buna inanamadım.

I thought I was entering… a magical world of sensual delights. I couldn't believe it.
Sihirli bir bedensel zevk dünyasına girdiğimi sandım. Buna inanamadım.

I felt I was entering the sequel of my life through these gates.
Bu kapılardan adım atarken hayatımın devamına giriyormuş gibi hissettim.

I thought I was entering a magical world of sensual delights.
Sihirli bir bedensel zevk dünyasına girdiğimi sandım.

And soon, with her, I think, I am entering the high diplomatic circles.
Ve sanırım yakında onunla, yüksek diplomatik çevreye gireceğiz.

He made me think I was entering codes into an incubator, But I think I was entering codes into another system.
Bana bir kuvöze kod girdiğimi düşündürmüştü ama galiba ben kodu başka bir sisteme giriyordum.