Examples of using Linh in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Linh lives with a priest.
Linh bir rahiple yaşıyor.This is Linh, my wife!
Bu, Linh, benim karım!Linh was witness to the murder.
Linh bir cinayete tanık olmuş.Tam!- Linh… Tam is right.
Tam!- Linh… Tam haklı.And I'm so tired, Linh!
Çok yoruldum, Linh!It's a pleasure to meet you, Linh.
Tanıştığımıza memnun oldum Linh.Linh… Can you call me Mother?
Linh… Bana anne diyebilir misin?I think we're done with you, Linh.
Seninle işimiz bitti Linh.Linh has only been here for a few months.
Linh sadece birkaç aydır burada.Linh, you're the best thing in my life.
Linh, hayatımdaki en iyi şey sensin.Linh, it's the woman in all the pictures.
Linh, o tüm resimlerdeki kadın.Linh, you're the best thing in my life.
Linh, sen hayatımdaki en güzel şeysin.Linh's gone missing! She's not answering her phone!
Telefonuna cevap vermiyor… Linh kaybolmuş!Linh's gone missing! She's not answering her phone.
Linh kaybolmuş! Telefonuna cevap vermiyor.Linh! Can you hear me? Linh! .
Linh! Beni duyabiliyor musun? Linh, you're much the best thing in my life.
Linh, sen hayatımdaki en güzel şeysin.Linh, you're much the best thing in my life.
Linh, hayatımdaki en iyi şey sensin.Linh was witness to the murder.
Linh bir cinayete tanıklık etti.Linh saw the murder.
Linh cinayeti görmüş.Because she was on drugs, Linh was reluctant to tell you.
Linh uyuşturucu kullandığı için… size söylemekte tereddüt etmiş.
