NAVIGATING in Turkish translation

['nævigeitiŋ]
['nævigeitiŋ]
gezinmek
navigating
walk around
hovering
strolling
you to wander
dawdllng
yön bulma
to navigate
yolumu bulmak
to find a way
gezinme
navigating
walk around
hovering
strolling
you to wander
dawdllng
yönümü göstermesini

Examples of using Navigating in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Gonna need a little help navigating once I'm past the wreckage.
Enkazı geçtikten sonra yolumu bulmak için yardım lazım.
A brokenhearted Olive Snook found herself navigating a minefield of her own making.
Kalbi kırık bir Olive Snook, kendini kendi yaptığı mayın tarlasında yol bulmaya çalışırken bulmuştu.
Times like these, you have to do your own navigating.
Böyle zamanlarda kendi yolunu kendin bulmalısın.
They bothered Platoon Sergeant because of his good skills of navigating a fighter plane.
Müfreze çavuşunun, avcı uçağını ustalıkla kullanması onları rahatsız ediyordu.
Navigating the new Kosovo.
Yeni Kosovayı yönetmek.
Son of… We are navigating… I am Beowulf.
Bizler Gotlarız. Ben, Ecgtheow oğlu Beowulf.
Times like these, you have to do your own navigating.
Bu gibi zamanlarda, yönünü kendin belirlemelisin.
Your own navigating. Times like these, you have to do.
Böyle zamanlarda kendi yolunu kendin bulmalısın.
Between satellites and spacecraft, it's like navigating an obstacle course.
Uydular ile uzay araçları arasında, bir engelleme rotası navigasyonu gibi görünüyor.
Navigating it fairly well, aren't we? Though we seem to be?
Sanırım biz… gayet iyi idare ediyoruz değil mi?
We need a ship capable of navigating the nebula.
Bir gemi ihtiyaç bulutsu navigasyon yeteneğine.
Navigating the perilous waters Sounds like Georgie's having trouble of a relationship.
Belli ki Georgie ilişkilerin… coşkun sularında yolunu bulmakta zorluk yaşıyor.
I have never been much good at navigating on land.
Hiç bir zaman iyi olmadı. Karada yol bulma konusunda.
even conscious plan. Avoiding obstacles, navigating the planet.
bilinçli plan olmadan engellerden kaçınmak,… gezegende gezinmek.
We're gonna stabilize the sacroiliac joint, navigating away from the great vessels anteriorly
Biz stabilize döneceksin sakroiliak eklem, uzak gezinme anteriorabüyük damarlar
Two buttons and a rocker switch on the side assist with navigating lists and menus.
Yan taraftaki iki düğme ve bir rocker anahtarı, gezinme listeleri ve menülerde yardımcı olur.
what isn't. It's okay. You're just having trouble navigating the line.
olmayan arasındaki çizgide yolunu bulmakta zorlanıyorsun. Sen yalnızca Sorun değil.
The object of the game is to direct frogs to their homes one by one by crossing a busy road and navigating a river full of hazards.
Oyunun amacı, işlek bir yoldan geçerek ve tehlikelerle dolu bir nehirde gezinerek kurbağaları evlerine tek tek yönlendirmektir.
British ships set sail from here to the outer limits of our empire, navigating the five oceans and four corners of our world.
İngiliz gemileri, imparatorluğumuzun en uç sınırlarına gitmek için buradan yola çıkarlar. Beş okyanusu geçerler, dünyanın dört bir yanını dolaşırlar.
But any man navigating the cascades of romantic courtship and occasionally falling into those foaming
Romantik bir ilişkinin çağlayanlarının arayışındayken genellikle köpüklü sularına karışan bir erkek,
Results: 61, Time: 0.0828

Top dictionary queries

English - Turkish