SOAPY in Turkish translation

• soapy
• sabunlu

Examples of using Soapy in English and their translations into Turkish

Soapy massage. As I spoke of earlier, this is the
Adı'' sabunlu masaj''. Daha önce bahsettiğim gibi,

Soapy used to say that Alaska wasn't just a state, but… a state of mind.
Soapy Alaskanı sadece bir eyalet değil, bir haleti ruhiye olduğunu söylerdi.

As I spoke of earlier, this is the scene I just love to watch called soapy massage.
Adı'' sabunlu masaj''. Daha önce bahsettiğim gibi, bu izlemeyi sevdiğim sahne.

And people like Soapy Sanderson, who give the whole world the idea that Alaska's full of rednecks livin' in shacks,
Ve Soapy Sanderson gibi insanlar, tüm dünyaya Alaskanın barakalarda yaşayan dar kafalı, cahil Amerikalılar ile

And what I think is some soapy water. Not much in the backpack except for a towel.
Ve bu da sanırım sabunlu su. Havluyu saymazsak çantada pek bir şey yok.

He had taken a longer than usual tub I had made a mistake. and, as he sat in the soapy water.
Normalden uzun bir küvet bulup… sabunlu suda otururken… Bir hata yaptım.

Just a state, but… a state of mind. Soapy used to say that Alaska wasn't.
Soapy Alaskanı sadece bir eyalet değil, bir haleti ruhiye olduğunu söylerdi.

Was there anything about Soapy that no one knew except you? I don't think?
Bence değil. Soapy hakkında sizden başka kimsenin bilmediği birşey var mı?

And people like Soapy Sanderson, make my butt tired! who give the whole world the
Ve Soapy Sanderson gibi insanlar, tüm dünyaya Alaskanın barakalarda yaşayan dar kafalı,

The attack was led by the Bishop of oxford, Samuel Wilberforce, otherwise known as Soapy Sam, on account of his hand-wringing gestures.
Saldırıya, tokalaşma jestleri yüzünden Sabunlu Sam olarak da bilinen Oxford piskoposu Samuel Wilberforce tarafından önderlik edildi.

Make my butt tired! who give the whole world the idea that Alaska's full of rednecks livin' in shacks, And people like Soapy Sanderson.
Ve Soapy Sanderson gibi insanlar, tüm dünyaya Alaskanın barakalarda yaşayan dar kafalı, cahil Amerikalılar ile dolu olduğu fikrini vermeleri yüzünden kıçıma kramplar giriyor.

Soapy Sam had already criticised Darwin's ideas in print,
Sabunlu Sam, zaten yazılı olarak Darwinin fikirleri eleştirmişti,

After half an hour of serious scientific argument against Darwin's theory, Soapy Sam decided to try to lighten the mood with a little joke.
Sabunlu Sam, Darwinin teorisine karşı, yarım saatlik ciddi bir bilimsel karşı çıkış sonrası gerginliği küçük bir şakayla düşürmeyi denemeye karar verdi.

have a little morning soapy sex, then I'm gonna wash your hair.
soyun duşa gir, sabunlu bir sabah seksinden sonra ben saçını yıkayacağım.

So I decided to take the scenic route.- And Soapy wanted to go over the peaks.
Ben de manzaralı rotayı seçtim.- Ve Soapy tepelerden geçmek istedi.

you wash it in cold, soapy water.
onu banyodan çıkartıyor ve soğuk, sabunlu suyla yıkıyorsunuz.

Soapy did not believe I probably shouldn't say this since in artificial sweeteners. he's not here to defend himself, Well… but.
O burada olmadığı için bunu söylememem gerekir aslında, ama… Soapy yapay tatlandırıcılara inanmazdı.

Tossed into a tub of soapy water. That is a state-of-the-art quad-core security gateway.
Bu son teknoloji, dört çekirdekli güvenlik ağ geçidi… sabunlu su dolu bir küvete fırlatılmış.

I didn't know Soapy that well. Except, he did come in here for breakfast a lot.
Soapyyi pek iyi tanımazdım. Ama buraya sürekli kahvaltı için gelirdi.

Soapy said Helen was less defensive than you are,
Soapynin dediğine göre Helen senden daha az korumacıymış,