Examples of using Two and a half hours in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
See you later. Two and a half hours.
İki buçuk saat. Görüşürüz.Two and a half hours. See you later.
İki buçuk saat. Görüşürüz.Two and a half hours later, his life was saved.
İki buçuk saat sonra hayatı kurtarıldı.You're two and a half hours early.
İki buçuk saat erken gelmişsin.Two and a half hours.
İki buçuk saatte pişer.It took me two and a half hours to get here.
Buraya kadar gelmem iki buçuk saatimi aldı.We're two and a half hours from Atlanta.
Atlantaya iki buçuk saatlik yolumuz var.We got two and a half hours to find Noelle.
Noellei bulmak için iki buçuk saatimiz var.We're two and a half hours from Atlanta.
Iki buçuk saatlik uzaklıktayız. Şu anda Atlantaya.That's a solid two and a half hours.
En az iki buçuk saatimiz olur.She said,"Two and a half hours.
Bana,'' İki buçuk saattir bekliyorum.Set on 350? for about two, two and a half hours.
Nine women per day, every two and a half hours.
Her iki buçuk saatte bir kadın.We have two and a half hours to come up with one.
Bir plan yapmak için 2,5 saatimiz var.You have till midnight, that's two and a half hours.
Gece yarısına kadar vaktin var, bu da daha iki buçuk saatin var demektir.I need two and a half hours just to crack the safe.
Sadece kasayı kırmak için bile iki buçuk saate ihtiyacım var.It's a five-hour flight to Midway, another two and a half hours on the chopper.
Midwaye uçuş 5 Two and a half hours and we will be there.
İki buçuk saat sonra orada olacağız.Oh, it's about two and a half hours by train.
Oh, trenle yaklaşık iki, iki buçuk saat kadar.I get off in two and a half hours.
İki, iki buçuk saat içinde inmiş olacağım.
