ZOOKEEPER in Turkish translation

bakıcıyı
babysitter
sitter
foster
nanny
caretaker
caregiver
carer
nurse
keeper
housekeeper
hayvan bekçisi
hayvanat bahçesi bekçisi
hayvan terbiyecisi
hayvanat bahçesi görevlisine
bakıcı
babysitter
sitter
foster
nanny
caretaker
caregiver
carer
nurse
keeper
housekeeper
görevli
mission
duty
task
assignment
job
quest
post
challenge
service
position

Examples of using Zookeeper in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Be ready. The zookeeper has the specs.
Hazır ol. Hayvan bakıcısı teknik özellikleri öğrendi.
Somebody call the zookeeper, for chrissake!
Biri bekçiyi çağırsın, Tanrı aşkına!
I'm not a zookeeper.- I don't know.
Hayvan bakıcısı değilim.- Bilmiyorum.
The zookeeper told me.
Hayvan bakıcısı söyledi.
You're not a zookeeper.
Sen hayvan bakıcısı değilsin.
I'm gonna be a zookeeper.
Ben hayvan bakıcısı olacağım.
Well, well. Trying to bury a secret, Ms. Zookeeper?
Vay vay vay, Bayan bekçimiz sırlarını gömmeye çalışıyor?
We got this new lady in charge, zookeeper frances.
Başımızda şu yeni bayan var. Hayvan bakıcısı Frances.
Look, Griffin, I know it shouldn't bother me that you're a zookeeper, but it kind of does.
Bak, Griffin, hayvan bakıcısı olmanın beni rahatsız etmemesi gerekirdi ama ediyor.
The zookeeper said the saucy simian needed some tough love… after breaking his tiny unicycle.
Hayvanat bahçesi bakıcısı maymunun bisikletini kırdıktan sonra biraz sert davranışı hak ettiğini söyledi.
sits down at the gate and waits until the zookeeper comes to take the injured kid.
kapının yanına bıraktı ve bekçi gelip yaralı çocuğu alana dek bekledi.
And waits until the zookeeper comes to take the injured kid. It takes it in its arms, sits down at the gate.
Sonra onu kollarına aldı, kapının yanına bıraktı ve bekçi gelip yaralı çocuğu alana dek bekledi.
When the water warms up and does not seem so threatening, she will return of her own free will," said one zookeeper."She loves mud more than life itself.
Hayvanat bahçesi bekçisi,'' Sular ısınınca ve artık o kadar tehditkâr görünmeyince kendi isteğiyle geri dönecektir.'' diyerek şöyle devam etti:'' Çamuru yaşamın kendisinden daha çok seviyor.
ZOOKEEPER INCOMING.
Hayvan bakıcısı geliyor.
I NEED EVIL ZOOKEEPER INTEL ASAP.
Bana şeytanî hayvan bakıcısı hakkında bilgi lazım.
CHECK THE BIG BOOK OF MAD ZOOKEEPER CONSPIRACIES.- LET'S SEE.
Çılgın hayvan bakıcısı komploları kitabına bir bak.
THEY ARE THE FRUITS OF ZOOKEEPER FRANCES'S TWISTED OBSESSION.
Onlar hayvan bakıcısı Francesin hastalıklı saplantısının meyveleri.
ZOOKEEPER FRANCES WON'T LIKE THIS ONE BIT.
Hayvan bakıcısı Frances bundan hiç hoşlanmayacak.
ANY EVIDENCE THAT ZOOKEEPER FRANCES IS CONSORTING WITH ALIENS,
Hayvan bakıcısı Francesin uzaylılarla, iblislerle
The zookeeper, lady!
Bakıcı gelsin, bayan!
Results: 118, Time: 0.0431

Top dictionary queries

English - Turkish