ÇÖZMEK IÇIN in English translation

to solve
çözmeye
çözecek
çözümü
çözebilmek için
çözümünde
to resolve
çözmeye
çözüm
çözümlememiz
çözülmesi için
çözümünde
to fix
düzeltmeye
tamir etmeye
düzeltmenin
düzelteceğimi
onarmaya
çözmeye
tedavi
to figure out
anlayabilmek için
bulmaya
anlamaya
çözmeye
düşünmemiz
halletmem
karar
hesaplamak
anlamaya çalışıyor şeftali dondurmasının bittiğini
keşfetmeye
out
dışarı
çıktı
çıkar
dışında
uzak
çıkın
çıkış
çıkacak
orada
çıkart
to crack
çözmeye
kırmaya
çatlamaya
kırıp
kırarak
crack
kokain
to settle
halletmenin
yerleşmek
çözmeye
anlaşmaya
eşitlemeye
uzlaşmak
yetinmek
yerleşecek
razı
to sort out
çözmeye
halletmeli
sıralamak
to untie
çözmeye
to work out
çözmek
çalışmak
işe
halletmem
yoluna
egzersiz
çıkmıyorsun çok uzun senelerdir , kendi evinin güvenliğinde çalışıyorsun
idman
üzerinde çalışacak
to unlock
to decode
to untangle
to unchain
for crackin
to thaw
to unravel
to tackle
to dissolve
to deal

Examples of using Çözmek için in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ellerini çözmek için geri geleceğim. Tamam.
I will be back to untie your hands. Right.
Ayrıntıları çözmek için Tijuanaya gidiyoruz.
We're heading down to Tijuana to work out the details.
Bazen düşünmek için gelirim ya da sorunları çözmek için.
Sometimes I come out here to think or to work out some problems.
Ben de bunu çözmek için buradayım.
Well, that's what I'm here to figure out.
Bilim insanları doğanın gizemlerini çözmek için hala X-ışınları gibi güçIü ışık kaynaklarını kullanıyor.
And scientists are still using powerful light sources like x-rays to unlock nature's mysteries.
Bu meseleyi çözmek için geldim.
I have come here to settle this matter.
Tamam. Ellerinizi çözmek için geri geleceğim.
Right. I will be back to untie your hands.
Günümüzde dava çözmek için güvenlik kamerası kayıtları lazım.
You need surveillance footage to crack cases nowadays.
Sorunlarımızı çözmek için yeterli zamanımız olmadı.
We haven't had enough time to sort out our issues.
Lizinle ilgili sorunları çözmek için bir toplantı daha yapacağız.
We're having another meeting to work out some of the issues in lysine.
Sahilde bir hafta geçirmek için plan yapmistik… çözmek için.
And we made plans to go away to spend a week on the beach, hash it out.
nasıl oy verdiğini çözmek için bir yoldu.
a way to figure out who was voting.
Neyi çözmek için?
To decode what?
İncilerinin gizemini çözmek için yanıp tutuşuyor.
Yearning to unlock- the mysteries of their pearls.
Meseleyi çözmek için tabancalarla eski usul düelloya gireriz.
To settle the matter, we enter into an old-fashioned duel with pistols.
Tamam. Ellerini çözmek için geri geleceğim.
I will be back to untie your hands. Right.
Davayı çözmek için bizim ittiğimiz köşeye! Köşeye sıkıştı!
He was backed into a corner. That we put him in, to crack the case!
Sorunlarımı çözmek için asla şiddete başvurmam.
I don't use violence or anything to sort out problems.
Pekâlâ, aranızdaki fikir ayrılıklarını çözmek için bu zamanı değerlendirin.
Consider this time to work out your differences. OK.
Kısacası, kimin, nerede ve nasıl oy verdiğini çözmek için bir yoldu.
Basically, a way to figure out who was voting, where, and how.
Results: 1120, Time: 0.0962

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English