ÇALACAĞIMI in English translation

to play
oynamak
çalmayı
oynayacak
oyun
çalacak

Examples of using Çalacağımı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve Meksikalı eleman nasıl çalacağımı öğretti, ve yoluma düştüm.
Mexican guy taught me how to play, and away I went.
Evet. Dustinden Cerebroyu çalacağımı ve kapatmak zorunda kalana kadar seni arayacağımı biliyorsun, değil mi?
Yes. Because you know that I'm gonna steal Cerebro from Dustin and call you so much, you're gonna have to turn it off, right?
Benim gerçekten istediğim Tomun bana bilgisayarımdaki birkaç akordu nasıl çalacağımı bana öğretmesidir.
What I really want is for Tom to teach me how to play a few chords on my guitar.
Ben de öyle. Her şeyi üst süte söylüyorlar, nasıl çalacağımı bilmiyorum.
Neither do I. Everything they have been blurting out I don't know how to play.
Dustinden Cerebroyu çalacağımı ve kapatmak zorunda kalana kadar.
Because you know that I'm gonna steal Cerebro from Dustin- Yes.
Oh, sen gerçekten benim saat çalacağımı ve Emmanın bebek arabasına tıkacağımı mı düşündün?
Oh, you actually think I stole a watch and shoved it into Emma's stroller?
Bu adamın parasını çalacağımı sanıyorsan, sen göründüğünden
IF YOU THINK I'M GOING TO STEAL THAT GUY'S MONEY,
Ve gitar çalacağımı ve diğer şeyleri ve arka vokalleri, bütün her şeyi yapacağımı düşündüm.
I always thought I was gonna be in a recording session, and play the guitar, and do the things,
Zaman yolculuğu için bir emsal yok o yüzden kesinlikle çalacağımı söylemezdim.
There's no legal precedent for time travel, so I wouldn't exactly say I was stealing.
Bana birlikte çalacağım bir üçlü buldular.
They found me this trio to play with.
Tom obuayı nasıl çalacağını öğrenmek istediğini söylüyor.
Tom says he wants to learn how to play the oboe.
Nasıl piyano çalacağını sana kim öğretti?
Who taught you how to play the piano?
Toma nasıl saksafon çalacağını öğreten kişi benim.
I'm the one who taught Tom how to play the saxophone.
Çalacak daha kolay bir şey bulurum, Mesela çubuk.
I will find something easier to play, like a stick.
Bir beyefendi nasıl banço çalacağını bilen ve bilmeyen biridir.
A gentleman is someone who knows how to play the banjo and doesn't.
An2} Lütfen Marbellada çalacak bir müzisyen bulduğunu söyle.
Please tell me you found a musician to play at the Marbella.
Ne çalacağım?- Arcade Fire'' Olmak İstediğim Yer?
This Must Be The Place@ by Arcade Fire. What do you want me to play?
Yıldır orada çalacak ilk Küba müzisyenleriyiz.
We're the first Cuban musicians to play there in 50 years.
Yıldır orada çalacak ilk Küba müzisyenleriyiz.
We're the first Cuban musicians to play there in fifty years.
Siz eğlence düşkünlerine bir kaç müzik çalacak. Şimdi konuk DJimiz Con Fab.
Is our guest DJ Con Fab. Now to play some music for all you revelers.
Results: 48, Time: 0.0394

Top dictionary queries

Turkish - English