ÇAMAŞIR ODASINDA in English translation

in the laundry room
çamaşır odasında
çamaşırhanede

Examples of using Çamaşır odasında in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bir göbekli domuzu ortaklaşa sahipleniriz… ama o kafayı sıyırıp anneni çamaşır odasında sıkıştırınca birden benim domuzum olur.
We go halfsies on a pot-bellied pig, and suddenly it's all mine when it's frothing at the mouth and corners your mom in the laundry room.
Bir göbekli domuzu ortaklaşa sahipleniriz… ama o kafayı sıyırıp anneni çamaşır odasında sıkıştırınca birden benim domuzum olur.
And corners your mom in the laundry room. We go halfsies on a pot-bellied pig, and suddenly it's all mine when it's frothing at the mouth.
Sen çamaşır odasında jambon ve peynir yiyerek ne yapıyorsun?
What are you… what are you doing in my laundry room, eating a ham and cheese?
Çok fazla iş veren çalışanlarının çamaşır odasında 5 saat uyumasına izin vermiyor.
Not a lot of bosses will let their employees take a five-hour nap on the laundry room floor.
Çamaşır odasında saklanıyormuşsun gibi gözüküyor arkadaşın havalandırmada sıkışmışken sen bira içiyorsun.
Looks like you're hiding out in a laundry room drinking beer while your friend is stuck in a vent.
Dallas, sen ne… Sen çamaşır odasında jambon… ve peynir yiyerek ne yapıyorsun?
Dallas, what are you doing in my laundry room… eating a ham and cheese?
Dallas, sen ne… Sen çamaşır odasında jambon… ve peynir yiyerek ne yapıyorsun?
Dallas, what are you… what are you doing in my laundry room, eating a ham and cheese?
Jill Long, eşi ve çocukları bahçede kamp yaparken çamaşır odasında öldürüldü.
Jill long was strangled in the laundry room while her husband and sons were camping in the backyard.
ve ayrıca çamaşır odasında tatmin ettim.
also the… the laundry room.
Alt tarafı uzman olarak fikrimi söyleyeceğim ama tam altımızda olmalı. Bodrumdaki çamaşır odasında.
It's just my, uh, expert opinion but I would say right below us-- in the basement… the laundry room.
Stiff as a Board şarkılarıyla coşarken, Çamaşır odasında hayalet arkadaşım Trucker ile takılıyordum.
I snuck into the laundry room with my ghost friend, Tucker. with Light as a Feather, Stiff as a Board.
O saçma sapan makyajı silip ürkünç olmamaya karar verince gelip normal olan ailenle Meksikalı hatunun çamaşır odasında yandan yemiş koyunla birlikte yaşayabilirsin.
And when you're ready to take off that stupid makeup and be not freaky, you can come live with your normal family, in a Mexican lady's laundry room with the crazy-ass looking sheep.
Öyleyse doğruca çamaşır odasına girin, yoksa hepinize gününüzü gösteririm!
Then get in the laundry room, or I will kick your butts!
Onları çamaşır odasından çıkarmayı unuttuk!
We forgot to let them out of the laundry room!
Çamaşır odasının yurtlara yakın olacağını düşünmüştüm.
You would think the laundry room would be closer to the dorms.
En azından ben çamaşır odasından tişört çalmıyorum.
At least I don't steal t-shirts from the laundry room.
Baba, çamaşır odasını beyazın hangi tonuna boyamamı istersin?
Pop, what shade of white did you want to paint the laundry room?
Yarın çamaşır odasını boyamamız lazım.
We gotta paint the laundry room tomorrow.
Fırın yüzünden çamaşır odasını bu sıraya aldık.
Because of the oven we took the laundry room off this line.
Çamaşır odasını bulamadım ama zamanla o da olur.
I couldn't find the laundry room. But I will get there.
Results: 82, Time: 0.0274

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English