Examples of using Çantadaki in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Cüzdanlar, saatler, çantadaki mücevherler.
Çantadaki çocuklar gerçekten heyecanlı.
Siyah çantadaki madde yardımcımın omzunda.
O çantadaki para çabalarına göre fazla bile.
Ama çantadaki nötron bombası 16. yüzyılda tasarlanmış?
Çantadaki kaşık numunesini verir misin?
Buna Çantadaki Kedi deniyor.
Çantadaki nedir?
Hayır. Çantadaki elbiseler ona göre değil.
Şimdi, çantadaki parayı bana verecek misin?
Peki, çantadaki her eşyanın ismini sayacağımıza 10 dolarına varız.
Yanındaki taşıdığı çantadaki çöplerin arasında morfin olduğuna bahse girerim.
Tabi o çantadaki şeyin tadına bakmak istersen ayrı mesela.
Kıçı çantadaki iki elma tohumu gibi.
Horatio çantadaki kalıntıları senin araştırdığını söyledi.
Çantadaki izlerde nasıl gidiyoruz?
Çantadaki kitapta olmasınlar?
Çantadaki leopar kanıttır değil mi?
Bir yılda bu çantadaki güzellikleri geri kazanacaksın.
Çantadaki kırmızı saplı penseyi al.