ÇARPMIŞ in English translation

hit
darbe
vuran
çarpan
isabet
suikast
vur
çarptı
vuruş
vuruldu
vurun
crashed
enkaz
davetsiz
kazası
kaza
çarpışma
düştü
çökme
çarpma
çarpın
çöküş
struck
grev
saldırı
ıska
darbe
vur
vurucu
vuruş
saldırır
saldır
ran
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
bumped
darbe
sarsıntı
bir yumru
tümseği
şişlik
çarptın
tokuştur
çıkıntıyı
karşılaşabiliriz
bir vuruk
slammed
slami
çarp
kapatıp
çarpın
vur
yerden yere çarpman
smashed
ezer
paramparça
parçalamak
kırmak
ez
dağıtma
kıracağım
parçalanmaz
hits
darbe
vuran
çarpan
isabet
suikast
vur
çarptı
vuruş
vuruldu
vurun
hitting
darbe
vuran
çarpan
isabet
suikast
vur
çarptı
vuruş
vuruldu
vurun

Examples of using Çarpmış in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sürücü ona çarpmış, paniklemiş… onu kanlar içinde sokakta bırakmış.
Leaves him twisted and bleeding in the street. Driver hits him, panics.
Teğmen Mulcahy tavana kafasını çarpmış.
Ensign Mulcahy bumped his head on the ceiling.
Yaşındaki adam arabasıyla elektrik direğine çarpmış.
Year-old man ran his car into an electrical pole.
Fakat sonra gördüğü şey onu ilahi bir yumruk gibi çarpmış.
But it was what she saw next that slammed her in the gut like a celestial fist.
Sonuncusu Dünyaya 65 milyon yıl önce çarpmış.
The last one struck the earth 65 million years ago.
başka bir arabaya çarpmış.
ramped the wrong way, smashed into another car.
Şuraya çarpmış gibi yere düş. Sonra sanki kafanı.
And fall like this as if you slipped here hitting your skeleton against here.
Yaşlı bir kadın ona çarpmış.
Some old woman ran into him.
Bir defasında babam da bir motorsiklet kazasında burnunu çarpmış burnu çok kötü şişmişti.
My dad once struck his nose in a motorcycle accident His whole nose swelled up.
Taksiye çarpmış.
Bumped into a taxi.
Tam o sırada, aniden sarhoş bir sürücü çıkıp ona çarpmış.
Right then, out of nowhere, a drunk driver hits him.
Orta bölme fırlamış ve o da onlara çarpmış.
Jumped the center divide and he slammed into them.
Haberlerde duydum. Kızağı kayalıklara çarpmış.
Heard it on the news. His sleigh crashed in the Rockies.
Şuraya çarpmış gibi yere düş. Sonra sanki kafanı.
Hitting your skeleton against here. And fall like this as if you slipped here.
Ona bir kamyonet çarpmış.
A van ran him down.
Acil durum teknisyeninin raporu… Hasta kafasını çarpmış ve afazi şikayeti var.
EMT's report: patient struck his head and is suffering from aphasia.
Teğmen Mulcahy tavana kafasını çarpmış.
Ensign Mulcahey bumped his head.
Haberlerde duydum. Kızağı kayalıklara çarpmış.
His sleigh crashed in the rockies. Heard it on the news.
Larry sırt üstü şuraya düşüp kafasını çarpmış.
Hits his head Larry falls backwards, here.
bir kamyon gelip onlara çarpmış.
and a truck slammed into them.
Results: 746, Time: 0.0458

Top dictionary queries

Turkish - English