ÜŞÜTÜK in English translation

crazy
çılgın
deli
delice
manyak
saçma
çatlak
kaçık
delirmiş
çıldırmış
berserker
kafayı
çılgına
öfkeden
wacky
kaçık
tuhaf
çılgın
manyak
saçma
çatlak
deli
üşütük
screwball
üşütük
çatlak
pislik
üşütüğü
budala herif
nuts
fındık
fıstık
deli
kaçık
ceviz
çatlak
taşak
manyağı
manyak
çılgın
nutty
çatlak
çılgın
deli
kaçık
fındıklı
delice
üşütük
freak
ucube
manyağı
kaçık
manyak
deli
çatlak
anormal
loony
kaçık
deli
çatlak
çılgın
zıpır
akıl hastası
üşütük

Examples of using Üşütük in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Yarın görüşürüz Üşütük.
See you tomorrow, Freak!
Hadi,'' Üşütük.
Come on,"Berserker.
Annem üşütük olduğumu düşünüyor. Helena.
Helena.- My mother thinks I'm a loony.
Sana üşütük patolog derlerdi, hatırlıyor musun?
Remember they used to call you the"screwball pathologist"?
Neden üşütük olduklarını söyledin?
Why do you say they're crazy?
Artık ölüsün Üşütük.
You're dead, freak.
Evet, ben-ben-ben sanırım… Senin üşütük olduğunu düşünüyorum.
Yeah, i-i-i think-- l think that you're nuts.
Işe yarayacak bir şey alabildin mi? Üşütük profesörlerden Harika. Fitz.
Fitz, have you got anything From those nutty professors. Excellent.
Çok eğlenceli. Senin için aşkımız bir kamyon gibi, üşütük.
It's too funny. My love for you Is like a truck, berserker.
Bu kız resmen üşütük.
She's officially crazy.
Ne var, seni üşütük?
What's up, you loony?
Işe yarayacak bir şey alabildin mi? Üşütük profesörlerden Harika. Fitz.
Excellent. Fitz, have you got anything From those nutty professors.
Sen'' zebra'' mı dedin? Üşütük.
Did you say"zebra"? Freak.
Senin için aşkımız tıklayan bir saattir, üşütük.
My love for you Is ticking clock, berserker.
Bu seni yerinde tutar üşütük pire torbası!
This will hold ya, you crazy mutt!
Benim üşütük kardeşim gibisin.
You're like my freaking brother.
Eminim benim gibi üşütük insanlarla dolu bir yerdir.
A place filled with crappy people like me, I'm sure.
Üşütük postacı ben neredeysem orada.
Postman chiller is where I'm at.
Üşütük babasının küçük bebeği.
Bonkers is Daddy's little baby.
Üşütük bu evde kimin patron olduğunu biliyor.
Bonkers knows who's boss in this house.
Results: 98, Time: 0.0511

Top dictionary queries

Turkish - English