Examples of using Üremek in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Demir Adalardaki karılarımız… Onlar, üremek içindir.
Demir Adalardaki karılarımız… Onlar, üremek içindir.
Dünyaya çalışmak, üremek ve sonra ölmek için gelmedik.
Bunu söylemekten rahatsızlık duyuyorum ama üremek zorunda kalabiliriz.
Üremek için kısa süre sonra Sibiryaya gidecekler.
Bilgin olsun, üremek dışındaki diğer yanıtları da kabul ederdim.
Üremek için yer arıyorlar kendilerine. Eğer yağmur yağarsa burada üreyecekler.
Üremek için yer arıyorlar kendilerine.
Buna biz üremek diyoruz.
Burada bulunmalarının sebebi üremek.
Belli ki; üremek istiyor.
Her hayvan türü üremek zorundadır.
Bilirsin, yumurta, üremek, bebek yapmak.
İlişkiler başlamadan önce koparılmış Willahara ayağı üremek isteyen çiftin altına yerleştirilmelidir.
Bay Ustanın mükemmel bir bünyesi var ama üremek için çok küçüktü… dolayısıyla onu hadım edip satışa çıkardılar.
Bay Ustanın mükemmel bir bünyesi var ama üremek için çok küçüktü… dolayısıyla onu hadım edip satışa çıkardılar.
Çünkü buna bulaşan insanların söylediği şey;… üremek için çekiciliğe gerek yok.
Bay Ustanın mükemmel bir bünyesi var ama üremek için çok küçüktü… dolayısıyla onu hadım edip satışa çıkardılar.
Üremek ve deri dökmek için sahile geliyorlar ama hayatlarının% 80ini denizlerde geçiriyorlar.
Orada üremek için toplanacakları kolonilerde yüz binden fazla kuş olabilir.