AĞIZLARINI in English translation

mouths
ağız
ağızdan
çene
geveze
ağızla
lips
dudak
ağzına
ruj
tongue
dilini
dil
dilinin
mouth
ağız
ağızdan
çene
geveze
ağızla

Examples of using Ağızlarını in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Para. Efendimin adamlarının ağızlarını ve kamışlarını… ıslatmaya yetecek kadar şarap ve fahişe lazım.
Coin, to the purpose of wine and whores. Enough to wet tongue and cock for my master's men.
Siyah kıyafetlilerdi, siyah bezlerle ağızlarını kapadılar, tekbir getirdiler,‘ gavursunuz,‘ orospusunuz diyerek yumruk
They were in black, shut their mouth with clothes, shouted Allah-u Akbar and attacked us with fists
O gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. Bize elleri konuşacak,
We shall seal their lips that day; and their hands will speak,
O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır,
We shall seal their lips that day; and their hands will speak,
Ağızlarını tamamen çeşmenin üzerine kapatıyorlar.
They put their mouths completely over the spouts.- oh, great.
Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler,
We shall seal their lips that day; and their hands will speak,
Beni suçlamak için ağızlarını ardına kadar açtılar: ‹‹Oh! Oh!›› diyorlar, ‹‹İşte kendi gözümüzle gördük yaptıklarını!››!
They opened their mouth wide against me. They said,"Aha! Aha! Our eye has seen it!
O gün ağızlarını mühürleriz, elleri bize söyler,
We shall seal their lips that day; and their hands will speak,
okyanustaki en büyük dişlerdir. O kadar büyüklerdir ki bunlara sahip olanlar ağızlarını bile kapatamazlar.
teeth in the ocean, they are so big that their owner can't even close its mouth.
Tanrım meleklerini gönderdi ve aslanların ağızlarını kapattırdı bana zarar vermesinler diye, masumiyet içindeyim ona karşı.
My God hath sent his angels and hath shut the lions' mouths"'that they have not hurt me,"'for as much as before him, innocency was found in me.
Bugün Biz onların ağızlarını mühürleriz;( günahtan ve sevaptan yana)
We shall seal their lips that day; and their hands will speak,
oğlanlar… o küçük ağızlarını kapatıp dinlerler, anladın mı?
is to shut their little mouths and listen, you understand?
Pekala, biliyorsun, herkes konuşur… ama sadece zekiler ağızlarını kullanmazlar, değil mi Lizzie?
Right, Lizzie? Well, you know, everybody talks, but only the real smart ones don't use their mouths.
Paramparça olmuş cesetlerin yüzüklerini alanları gördük. Biz, piyadeler, altın veya gümüş dişlerini almak için cesetlerin ağızlarını açmak isteyenleri.
We, infantrymen, saw those who opened the mouths of corpses to take out gold or silver teeth, those who mutilated corpses to take rings.
askerler gazdan korunmak için ağızlarını, kendi sidiklerine batırılmış çorap ya da paçavra bezlerle kapatırlarmış.
a soldier would have to cover his mouth with socks or with rags soaked in his own urine to withstand the gas.
Ağızlarını sıkı tutsunlar.
Keep their mouths shut.
Ağızlarını açıncaya değin sadece bekle.
Just wait till they open their mouths.
Bu yaratıkların ağızlarını incelemek istiyoruz.
We would like to examine some of the creatures' mouths.
Ağızlarını açmalı ve boğulmalılar!
They must open their mouths and drown!
Ağızlarını mobil kreş olarak kullanıyorlar.
They use their mouths as a mobile nursery.
Results: 39461, Time: 0.0268

Top dictionary queries

Turkish - English