ASMALAR in English translation

vines
asma
sarmaşık
şarap
üzüm
bağı
grapevines
dedikodular
asma
vine
asma
sarmaşık
şarap
üzüm
bağı
were put
koymak
konmaması
verilmesini
olmak işe
almis olmak
çıkarılıp
konuruz

Examples of using Asmalar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Asmalar bana yol gösterir.
The vines will guide me.
Kötü notlar. Sınıfı asmalar.
The bad grades. Cutting class.
Orman uyandı.- Asmalar tenini deliyor.
The forest is awake. The vines Pierce your skin.
Ama su bulamadıkları için, asmalar kurudu ve hiç üzüm yetiştiremedim.
But as they didn t find any water, the vines dried up and we didn t have any grapes.
Asansör yerine asmalar kullanırdım… ve bornozlara kuyruk deliği açıp… duş musluklarını alçaltırdım.
And I would put tail holes in the bathrobes, I would use vines as elevators, and I would lower all the shower knobs.
Ama asmalar çok daha zorlu şartlara dayanabiliyor ve bu kuraklığın üstesinden gelmeyi başarıyor.
But the vines that do survive are stronger because they seem to thrive on this adversity.
Asansör yerine asmalar kullanırdım ve bornozlara kuyruk deliği açıp duş musluklarını alçaltırdım.
I would use vines as elevators, and I would put tail holes in the bathrobes, and I would lower all the shower knobs.
Druid Kruton, ellerini kaldırıyor. Asmalar, dallar ve yerdeki otlar kollarını birbirine bağlıyor dört hobgoblinin.
Crouton the Druid waves her arms causing grass, vines and branches to entangle the limbs of.
Ama hiç su bulamayınca, asmalar kurudu, hiç üzüm alamadık.
The vines dried up But as they didn't find an water, and we didn't have any grapes.
Sanırım tamale yapabiliriz. Asmalar nihayet biraz olduğuna göre.
Well, since the vines finally, uh, bloomed a little bit, I figure we can make tamales.
çamurlarla kaplıydı, Ve Asmalar kolları vardı ve onu kaldırdı.
and it had vines for arms, and it picked him up.
Asmalar kurudu, incir ağaçları soldu;
The vine is dried up, and the fig tree languisheth;
Asmalar kurudu, incir ağaçları soldu;
The vine has dried up, and the fig tree withered;
Sen asmaları diktin.
You planted vines.
Çömlekte büyütülen asma, kökler yüzeyde.
Vines grown in clay, roots at the surface.
İncir asması vardı.
It had a fig vine.
Çatıdan asmaları temizlemeye yardım edebilirsin.
You can help clear the vines from the roof.
Benim ruh asması silahlarına ihtiyacım var hem de şimdi!
I need spirit vine weapons, and I need them now!
Meryemle bu asmaları ektiğimiz günü hatırlıyorum.
I remember when Mary and I planted these vines.
Evet. Asmayı budamadığımızda ne olduğunu görüyorsun.
Yep. You see what happens when we don't prune the vine.
Results: 79, Time: 0.0351

Top dictionary queries

Turkish - English