AYAKLANMAYA in English translation

insurrection
isyan
ayaklanma
başkaldırı
to rise up
ayaklanmaya
yükselme
ayağa kalkacak
kabarması
the rebellion
isyan
ayaklanma
asilerin
azgınlığını
to riot
isyana
ayaklanmaya
the revolt
isyan
ayaklanmayı
to the uprising
ayaklanmaya
the insurgency
ayaklanmayı
isyanı
direniş
to stand up
savunmak
ayakta
ayağa kalkmak
kalkmayı
ayakta durmaya
ayağa kalkıp
savunacak
karşı gelmek için
dik duracaksın
toplayıp o adamın o adamın karşısına

Examples of using Ayaklanmaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Fakat sizi ayaklanmaya teşvik ediyor.
Instead, he's inciting you to revolt.
Hepsi sosyal karışıklığa, ayaklanmaya ve kıtlığa şahit oldu.
They experienced social unrest, revolts and famine.
O iki kadının ölümüne, ayaklanmaya, polis cinayetlerine neden oldu.
Led to the murder of those 2 women, the riots, the cop shootings.
Ayaklanmaya sebep olmak istemiyorum.
I don't want to cause an uprising.
Hayır Efendim, ayaklanmaya başka kimler dahil bilmiyorum.
No, sir, I do not know who else is involved in the mutiny.
Bir sürü kışla ayaklanmaya hazır!
Many of the barracks are ready for insurrection!
Gençler önceden uyarmaksızın Tokyoda ayaklanmaya başladı.
Without warning, youths have begun rioting in Tokyo.
Ancak aynı zamanda sağ kalanların da ona karşı ayaklanmaya hazır olduklarını da biliyorum.
But I also know that those left alive are ready to rise against him.
Prensin öldüğü duyunca dilenciler ayaklanmaya başladı.
The beggars started a revolt when they heard that the prince had died.
Hmm… Kim, aradan çıkarıp, ayaklanmaya teşvik edip kontrolü ele almanız gerekiyor.
Hmm… remove Kim, embolden them to revolt and take over.
Kasabanın her tarafında ölüler ayaklanmaya başladı.
The dead started rising all over town.
üyelik karşıtı ayaklanmaya katıldı.
anti-membership riot in March 1949.
Burada şahit olduğumuz şey, çok sayıda… insanın ayaklanmaya hazır olmasıdır.
What we are witnessing on the ground is a vast number of people ripe for insurrection.
Görüyorum ki sen de ayaklanmaya katılmışsın.
But I see you joined the Uprising.
Müslümanları Kaddafiye karşı ayaklanmaya çağırdı.
clerics in Libya urged all Muslims to rebel against Gaddafi.
Görüyorum ki sen de ayaklanmaya katılmışsın.
I see you have joined the uprising.
Esad rejimine karşı ayaklanmaya katılmayı beklemiyordum.
I did not expect to join in the rebellion against the Assad regime.
Esad rejimine karşı ayaklanmaya katılmayı beklemiyordum.
I did not expect to attend in the rebellion against the Assad regime.
Bale bekle, ayaklanmaya gerek yok.
There is no need for an uprising. Bale, wait.
Bale bekle, ayaklanmaya gerek yok.
Bale, wait. There is no need for an uprising.
Results: 85, Time: 0.046

Top dictionary queries

Turkish - English