AYRILIYORSUNUZ in English translation

do you leave
gidiyorsun
bırakıyorsun
ayrılıyorsun
gideceksin
bırakacaksın
bırakırsın
terk ediyorsun
bırakıyor musunuz
çıkıyorsun
bırakmıyorsun
you will leave
terk
bırakacaksın
gideceksin
bırakırsın
bırakacağına
ayrılacaksın
bırakacak mısın
bırak
gidersiniz
sen gideceksin
you got divided
are splitting up

Examples of using Ayrılıyorsunuz in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bakıyorum Hong Kongdan ayrılıyorsunuz.
I see you're leaving Hong Kong.
Ne zaman ayrılıyorsunuz?
Kendin söyle. Bizden o kadar çabuk mu ayrılıyorsunuz Marshall?
You're leaving us so soon, Marshal? Tell him yourself?
Berlinden ne zaman ayrılıyorsunuz?
When are you leaving Berlin?
Bizden ayrılıyorsunuz.
You're leaving us.
Niçin Moskovadan ayrılıyorsunuz?
Why are you leaving Moscow?
Mali Cumhuriyetinden ayrılıyorsunuz.
You're leaving the Republic of Mali.
Olabilir. Ne zaman ayrılıyorsunuz bay Smith?
When are you leaving, Mr. Smith? Maybe?
Yarın ayrılıyorsunuz.
You're leaving tomorrow.
Seulden neden ayrılıyorsunuz?
Why are you leaving Seoul?
Şükürler olsun ki yarın ayrılıyorsunuz.
I'm glad you're leaving tomorrow.
O halde, siz niçin münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz?
Why should ye be divided into two parties about the Hypocrites?
Yani siz oğlunuzdan ayrılıyorsunuz, ben ise oğluma kavuşuyorum.
So, you're leaving your son and I'm returning to mine.
Çok erken ayrılıyorsunuz, hoşça kal bile demeden mi?
Leaving so soon, without even saying goodbye?
Sen ve Cary ayrılıyorsunuz ve yanınızda bazı müvekkilleri de mi götürüyorsunuz?
You and Cary are leaving and you're taking some clients with you?
Babamla ayrılıyorsunuz, sonra sen gidip Çin yemeği yapmaya mı başlıyorsun?
You and dad split, and you start… Cooking Chinese food?
Siz oğlunuzdan ayrılıyorsunuz, bense oğlumun yanına dönüyorum.
You're leaving your son and I'm returning to mine.
Siz öğlen treni ile ayrılıyorsunuz. Ama kocanız kalıyor.
You're leaving on the noon train, but your husband ain't.
MODESTOdan Ayrılıyorsunuz Tekrar Bekleriz.
Leaving Modesto Come Again.
Ayrılıyorsunuz, değil mi?
You're leaving,?
Results: 95, Time: 0.0284

Top dictionary queries

Turkish - English