Examples of using Bıçaklarla in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Oradan sonra her yeri dolaşıp yumruklar ve bıçaklarla sorgu yaptık.
O oklarla, ben de bıçaklarla.
O oklarıyla katıldı, ben de bıçaklarla.
O oklarıyla katıldı, ben de bıçaklarla.
Raporlar muğlak ama görünüşe göre… katilin bıçaklarla arası iyiymiş.
Baba ve oğlu bıçaklarla kavga ediyor.
Selamlama mimikleri, el sıkışma… tabaklardan bıçaklarla yemek yemek.
Selamlama mimikleri, el skışma,… tabaklardan bıçaklarla yemek yemek.
Ondan sonra her yeri dolaşıp… yumruk ve bıçaklarla sorgu yaptık.
Bana paranoyak de ama, bavulunu bıçaklarla dolduran birisi.
Her kim ateşli silahlarla, bıçaklarla veya kesici herhangi bir aletle yakalanırsa sıkıyönetim kanununa göre cezalandırılacaktır!
Her kim ateşli silahlarla, bıçaklarla veya kesici herhangi bir aletle yakalanırsa sıkıyönetim kanununa göre cezalandırılacaktır!
Baltalarla, mızraklarla ve bıçaklarla bizi korumaya çalışan adamları doğradılar.
Lorainede bir çete Millerci cemaatine sopalar ve bıçaklarla saldırdı, Torontoda bir grup ise katran ve tüye bulandı.
Geçen hafta görünmez yılanlarla, hayalet bıçaklarla… bam,
hayalet bıçaklarla bam, güm,
Ama bu tutumu tipik bir kadın dırdırı olarak algıladım onun yerine arkadaşlarımla birlikte bıçaklarla oynamayı tercih ederdim.
biliyoruz. Çünkü burada kurşunlar ya da bıçaklarla ilgili konuşmuyoruz, değil mi?
Ama bu tutumu tipik bir kadın dırdırı olarak algıladım… onun yerine arkadaşlarımla birlikte bıçaklarla oynamayı tercih ederdim.
Bir gün kestirmeden uyandığını hatırladı dedenin evinde kendini mutfaktan bıçaklarla çevrili olarak bulmak.