BIÇAKLARLA in English translation

knives
bıçak
hançer
çakı
bıçakla
for blades
blade için

Examples of using Bıçaklarla in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Oradan sonra her yeri dolaşıp yumruklar ve bıçaklarla sorgu yaptık.
From there we moved from place to place, questioning with fist and blade.
O oklarla, ben de bıçaklarla.
And me with the knives. He with the bow.
O oklarıyla katıldı, ben de bıçaklarla.
And me with the knives. He with the bow.
O oklarıyla katıldı, ben de bıçaklarla.
He with the bow and me with the knives.
Raporlar muğlak ama görünüşe göre… katilin bıçaklarla arası iyiymiş.
Reports are vague, but it seems like the killer's an expert with knives.
Baba ve oğlu bıçaklarla kavga ediyor.
Father and son are fighting with knives.
Selamlama mimikleri, el sıkışma… tabaklardan bıçaklarla yemek yemek.
Eating off plates with knives. Mimicking salutes, handshaking.
Selamlama mimikleri, el skışma,… tabaklardan bıçaklarla yemek yemek.
Eating off plates with knives. Mimicking salutes, handshaking.
Ondan sonra her yeri dolaşıp… yumruk ve bıçaklarla sorgu yaptık.
From there we moved from place to place… questioning with fist and blade.
Bana paranoyak de ama, bavulunu bıçaklarla dolduran birisi.
Call me paranoid, but anyone who packs a suitcase full of knives.
Her kim ateşli silahlarla, bıçaklarla veya kesici herhangi bir aletle yakalanırsa sıkıyönetim kanununa göre cezalandırılacaktır!
Whoever is found with fire arms, knives or any sharp instruments will be punished on the spot- according to the Martial Law!
Her kim ateşli silahlarla, bıçaklarla veya kesici herhangi bir aletle yakalanırsa sıkıyönetim kanununa göre cezalandırılacaktır!
Whoever is found with fire arms, knives or any sharp instrument will be punished according to Martial Law- on the spot!
Baltalarla, mızraklarla ve bıçaklarla bizi korumaya çalışan adamları doğradılar.
With axes, spears and knives, they butchered every one of the men who stayed to protect us.
Lorainede bir çete Millerci cemaatine sopalar ve bıçaklarla saldırdı, Torontoda bir grup ise katran ve tüye bulandı.
In Loraine, Illinois, a mob attacked the Millerite congregation with clubs and knives, while a group in Toronto was tarred and feathered.
Geçen hafta görünmez yılanlarla, hayalet bıçaklarla… bam,
Last week it was all invisible snakes… phantom knives, slam, bang,
hayalet bıçaklarla bam, güm,
phantom knives, slam, bam,
Ama bu tutumu tipik bir kadın dırdırı olarak algıladım onun yerine arkadaşlarımla birlikte bıçaklarla oynamayı tercih ederdim.
But I took it as typical woman's nagging, preferring to play knives with my buddies instead.
biliyoruz. Çünkü burada kurşunlar ya da bıçaklarla ilgili konuşmuyoruz, değil mi?
because we're not talking about bullets or knives here,?
Ama bu tutumu tipik bir kadın dırdırı olarak algıladım… onun yerine arkadaşlarımla birlikte bıçaklarla oynamayı tercih ederdim.
Preferring to play knives with my buddies instead. But I took it as typical woman's nagging.
Bir gün kestirmeden uyandığını hatırladı dedenin evinde kendini mutfaktan bıçaklarla çevrili olarak bulmak.
To find herself surrounded by knives from the kitchen. She recalled waking up from a nap one day at your grandparents' house.
Results: 134, Time: 0.0249

Top dictionary queries

Turkish - English