BAŞLATMAK in English translation

to start
başlamak
başlayacağımı
kurmak
başlangıç için
to launch
fırlatmaya
başlatmak
kalkışa
ateşlemeye
lansmanı
piyasaya
kalkış için
to initiate
başlatma
to begin
başlamak
başlayacağımı
başlangıçta
başından beri
başta
baştan beri
to commence
başlamak
başlayacak
başlanması
inciting
teşvik etti
kışkırtan
kışkırttığı
başlatabilir
teşvik eder
isteriz
underway
devam ediyor
başladı
yolda
sürüyor
all-out
topyekûn
topyekün
top yekûn
tüm
bütün
tam güç
geçişlere
başlatmak
to kickstart
başlatmak
to restart
yeniden başlatmaya
yeniden çalıştırmak için
tekrar başlatılacak

Examples of using Başlatmak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bir test başlatmak bazen yarın planlanıyor.
A test launch is scheduled for sometime tomorrow.
Gerçekten başlatmak istiyor musunuz efendim?
You really wanna activate this, sir?
Projeyi başlatmak ne kadar sürdü biliyor musun?
Do you know how long it took to set up this project?
Bu davayı başlatmak, diğer davayı zora düşürmek için alaycı bir girişimdir.
Initiating these proceedings is a cynical attempt to interfere with that.
Sohbet başlatmak savaşın yarısıdır.
Initiating the conversation is half the battle.
Biz başlatmak durmamalı?
Shouldn't we stop the launch?
Frank, bir şeyler başlatmak ve bitirmek değil birçok gördük.
Frank, I have seen many you start things and not finish.
Bunları başlatmak çok zaman alıyor!
These things take so long to get going!
O yangını başlatmak nasıl bir güvendi?
How safe was it to start that fire?
Ve sadece başlatmak için hazırlık yapın.
And prep for launch, just in case.
Kitle hareketlerini başlatmak kolaydır kısır döngü içinde kalan o nafile hareketleri.
It's easy to get mass movements going movements that move in vicious circles.
Başlatmak için hazır mıyız?
We ready for the launch?
Hey, George. Başlatmak için hazır mıyız?
Hey, George, are we ready for the launch?
Bir kavga başlatmak, o kızı geri almanı sağlamaz.
You start a fight, that's not gonna help you get that girl back.
Frank, bir şeyler başlatmak ve bitirmek değil birçok gördük.
Frank, I have seen you start a lotta things you didn't finish.
Gipsy başlatmak, defne 6.
Gipsy launch, bay 6.
Yavaşça başlatmak istiyorum.
I like to start you out slow.
Hayat boyu bir taahhüt başlatmak gibisi yok büyük bir yağ sırrı ile.
With a big fat secret. Nothing like starting a lifelong commitment.
Hayat boyu bir taahhüt başlatmak gibisi yok büyük bir yağ sırrı ile.
Nothing like starting a lifelong commitment with a big fat secret.
Bu çatışmayı başlatmak isteyen biriydi… ve başardılar.
It was someone who wanted to trigger this conflict.
Results: 838, Time: 0.0779

Top dictionary queries

Turkish - English