Examples of using Bir limonata in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ben şimdi gidiyorum, bir limonata içip… seni bir daha unutmaya çalışacağım.
Biliyor musunuz, Bill Gatesin de gençken bir limonata tezgahı olduğunu okumuştum.
Biliyor musunuz, Bill Gatesin de gençken… bir limonata tezgahı olduğunu okumuştum.
Korkutucu. Haklisiniz. Ben gidip bir limonata daha alicam.
Neden genç bayana güzel bir limonata için mutfağa kadar eşlik etmiyorsun?
Elbette, o bir limonata çocuğu, Bayan Little,
Hızlı bir kriket oyunundan sonra iyi bir limonata gibisi yoktur. Sen de öyle düşün müyor musun, Pierre.
Neden genç bayana güzel bir limonata için mutfağa kadar eşlik etmiyorsun?
Ben ayakkabı mağazasında birkaç gün yoğun çalışırsam iki kızım da bir limonata tezgahı açarsa yeni hücre arkadaşım Bruno için bir çikolata ve birkaç naylon çorap alabiliriz herhalde.
Sert bir limonatan var mı?
Eve gitmeden bir limonatalı buz yemek ister misin?
Bir sürü limonatamız var.
Ona yardım eden çocuk da bir limonatayı hak etmiştir.
Bir limonataya ne dersin Jones?
Şimdi, güzel bir limonataya ihtyacım olacak, Yeni bir cep telefonuna, Fransızca Vougea.
Bir limonata.
Ve bir limonata.
Hanımefendiye bir limonata.
Belki bir limonata.
İşte bir limonata.