Examples of using Cehaletin in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Köktenciliğin, cehaletin ve efsanelerin zincirlerini sallayacak bilimi tek doğru inanç olarak kucaklayacak geleceği yaratacağım.
Cehaletin bir özür olmaması
Sizin ve buradaki herkesin önünde ant içerim ki, Köylerdeki ve kırsal yerleşimlerdeki cehaletin kökünü kazımak için yıl sonuna dek elimizden geleni yapacağız.
Dini batıl inançlardan ülkemizi özgürleştirecekler Cehaletin yarattığı feodal bir geçmişten ve.
Dini batıl inançlardan ülkemizi özgürleştirecekler Cehaletin yarattığı feodal bir geçmişten ve.
Bu değerler, fanatizmin ve cehaletin cazibesini azaltır. Ayrıca ne de olsa evrenin büyük bir kısmı karanlıktır. Sadece benekler halinde ışık adaları vardır.
Öyle mî? Yağlı yiyeceklerle dolu ağzınla bana gelip Fairfieldlı beylerin önünde ilk adımla seslenmenden belliydi cehaletin.
yorulmuş zihin arzu ile cehaletin çarpışması.
Kültürün ve zerafetin zirvesine ulaştım. Trajedi ve cehaletin derinliklerinden koparılıp.
Evet, cehaletin gölgelerinin vadisinde… yürüyor olsam da… hukuk konusunda, şeytanla… birlikte olmaktan hep korkacağım.
Şimdi domuz, bilginin ışığını cehaletin karanlığına parlayabildiği her yere gider.
bilginin kapılarını açarak, cehaletin, batıl inançların ve önyargıların sonunu getirecektir.
Bilimi mahkeme salonuna sokmaya çalışan bir adli uzman olarak onlarca yıllık tecrübemde karşılaştığım cehaletin korkunç hikayelerini anlatarak sizleri güldürebilirim.
Birinin cehaletinin boyutunu bilmek önemlidir.
Tüccar onun cehaletinden faydalandı ve resmi çok ucuz aldı.
Cehalet ve yoksulluk elele vermiş!
Biz cehalete karşı mücadele ettik ve kazandık.
Cehalet yüzdesi kaçlarda biliyor musunuz?
Benden nefret ediyorsun. Cehaletten ve kibirden nefret ediyorum.
Suç ve cehalet dolu bir ülke.