DÜZENLEMENIN in English translation

arrangement
aranjman
anlaşmamız
düzenleme
düzen
düzenini
bir ayarlama
hazırlık
holding
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
editing
düzenle
montaj
düzenlenmesi
düzeltmek
kurgu
to arrange
ayarlamak
düzenlemek
ayarlanması
tertiplememi
organising
organize
düzenlemek
düzenler
örgütleyen
düzenleyecek
organizing
düzenle
düzenlenmesine
ayarla
organizasyon
tertip
the regulation
yönetmelik
düzenlemelerden
tanzim
kuralları
to throw
atmak
fırlatmak
atacak
atan
atıp
düzenlemek
atarsa
atın
şike
atılacak çok
rearranging
düzenliyor
yeniden düzenleyince
ayarlama
tekrar ayarlamak
tekrar tekrar

Examples of using Düzenlemenin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
hepimizin sonu geldi demektir. Her düzenlemenin taşların sekansını korumak için bir kilidi var.
it will mean the end of us all. Each arrangement has a lock to keep the sequence of stones secure.
sokak gösterisi düzenlemenin uygulamada'' ülke kurumları bünyesinde yapılabilecek eylem olasılıklarının tükendiğinin'' işareti olmadığını söyledi.
saying in effect that organising a street protest does not signal the"exhaustion of possibilities of action within the institutions of the country.
Gen düzenlemenin ve bunun gıda ve çevre güvenliği açısından ciddi bir sorun genetik hatalara yol açmaya yatkın olduğunu.
Gene editing is prone to genetic errors We do want to communicate that and that this could be a real significant problem for food and environmental safety.
Ve biri yanlış kişilerin eline geçerse hepimizin sonu geldi demektir. Her düzenlemenin taşların sekansını korumak için bir kilidi var.
Each arrangement has a lock to keep the sequence of stones secure, and should one fall into the wrong hands, it will mean the end of us all.
Hristodoulakis de bu gibi toplantılar düzenlemenin her iki ülke için fırsat yarattığını belirterek,
Christodoulakis said that organising these kinds of meetings creates opportunities for both countries,
Yapıyı değiştirmeden ve onu bozmadan kum taneciklerini düzenlemenin pek çok yolu düşük entropidir.
Very few ways of rearranging the sand grains without changing the structure, without disordering it, low entropy.
bunun bir kale gibi görünebilmesi için onu düzenlemenin çok az yolu vardır.
because there are very few ways of organising this sand so that it looks like a castle.
Tamam… kızma ama Treye doğumgünü partisi düzenlemenin hoş olacağını düşünüyordum.
Okay, uh… don't get mad, but I was thinking it might be nice to throw Trey a birthday party.
Labus, düzenlemenin beşinci gözden geçirmesi üzerinde anlaşmaya yakın olduklarını, ancak mali ve para politikasına ilişkin
Labus added that they are close to an agreement on the fifth review of the arrangement but that certain details regarding fiscal
Bu, İsveç endüstri ilişkilerinde devlet düzenlemesi üzerinde öz düzenlemenin( işgücü piyasası taraflarının kendileri tarafından düzenlenmesi) egemenliğini yansıtmaktadır.
This reflects the dominance of self-regulation(regulation by the labour market parties themselves) over state regulation in Swedish industrial relations.
Düzenlemenin avantajları öyle büyüktür ki, birçok insan çalışma programını televizyon yayınları ve günışığına göre ayarlayıp değiştirerek, YSUnun kullanılmakta olup olmadığını göz ardı eder.
The advantages of coordination are so great that many people ignore whether DST is in effect by altering their work schedules to coordinate with television broadcasts or daylight.
Tüketicilerin çoğu düzenlemenin gerekli olduğunu kabul ederken,
Though most consumers agree regulation is needed, some are unhappy
Annesiyle Konsolosluk arasındaki irtibat kesildi, düzenlemenin doğrudan ihlaliyle… öyleyse o nerede?
Contact with her mother and the Consulate has been cut off in direct contravention of arrangement.
Kongre oturumlarını düzenlemenin en iyisi olduğunu düşünüyorum… konuyla ilgili daha ileri adımlar atmadan önce.
Think it's best to hold congressional hearings on the matter before we take any further steps.
Tören düzenlemenin iyi olacağını düşünüyordum.
To hold a little ceremony for WaIter this weekend.
Tören düzenlemenin iyi olacağını düşünüyordum. Yani, bu haftasonu Walter için küçük bir.
So, I was thinking it might be nice to hold a little ceremony for WaIter this weekend.
Kosova Merkez Seçim Komisyonu( MSK) bu kadar kısa sürede seçimleri düzenlemenin zor olacağını söyledi.
Kosovo's Central Election Commission(CEC) has said it would be difficult for it to organise elections in such a short time.
mevcut yorumları düzenlemenin yetersizliğini tamamlamak için hazırlandı.
complements the inability to edit existing comments.
Şu an itibarıyla en iyi senaryo, düzenlemenin yazın bir ara tekrar gözden geçirilmesi.
As of now, the best-case scenario is a review of the arrangement sometime over the summer.
Sırbistan Başbakanı Vojislav Kostunica Belgrad merkezli B92 radyosuna Pazartesi günü verdiği demeçte, Kosovada seçim düzenlemenin başlıca amacının, UNMIKin ne istediğinden bağımsız olarak
Serbian Prime Minister Vojislav Kostunica told Belgrade-based B92 on Monday that the main purpose of holding the vote in Kosovo is to"simply legitimise" it as a part of his country,
Results: 61, Time: 0.0533

Düzenlemenin in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English