Examples of using Dadanan in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
gerçek bireyler varolamaz- sadece, kendilerine anarşik olarak sunulan… nesnelere dadanan hortlaklar.
Hollywood tepelerinde bulunan kendi evine dadanan üzgün ve yalnız bir adam olduğunu tahmin ediyorum.
Birbirine dolanmış kökler onları daha büyük balıklardan… ve nehir yatağına dadanan diğer yırtıcılardan koruyor.
Bu günlerde topraklarıma dadanan büyük bir kötülük var. Yuvarlak masa şövalyelerimi kaçırıyor.
nehir yatağına dadanan diğer yırtıcılardan koruyor.
Bugün bir kadın geldi. Ona dadanan sözde varlığı serbest bırakmasına yardımcı oldum.- Ne?
Şu anda ruhuna dadanan bir çeşit açıklama yapmanı isteyen ya
Şehre dadanan ruh dirilmek için gereken gücü topladı.
Belki de size dadanan, tuhaf korsan amcanızla olan… karşılaşmalarınız yüzünden.
Ancak şu dakikada bu şişeyi bitireceğim ki belki bir ihtimal bana dadanan içimdeki şeytanları boğabileyim.
Eliın yeni hastasına dadanan hayalet ona böyle, iki kalp atışıyla dadanıyormuş.
belki ona dadanan da annesidir ama babası da olabilir.
Aynalarıma dadanmaya başladığı gece oydu.
Ama yaşadığınız dadanma olayları, bunlar daha başlangıç.
Belki de seni dadanması gerekenin sen olduğunu anlamıştır.
İnsanlara dadanmayı seviyorsun, ha?
Yoksa önünde onun bedenine dadanmış sönük bir ruh mu duruyor?
Önce dadanma sandık, sonra da bu çıktı?
Beden ele geçirmeyi, erkek arkadaşıma dadanmayı bile denedim.
Hadi ama oğlum. Her yerde dadanma belirtileri var.