Examples of using Dirsek in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Dirsek, kaburgalar, boyun hatta karın boşluğu
Numara dirsek attı.
Geride dirsek yerinden oynamış.
Dirsek yamalarıyla, fıstıklarıyla Bay Chips geliyor akla.
Söylediğim gibi, dirsek hariç her şey mevcut.
Ama dirsek kısmı biraz eskimiş.
Dirsek var, hakem.
Dirsek altından kolu keseceksin!
Dirsek altından kesilecek.
Önden arkaya dirsek vuruşu yapamazsınız.
Dirsek eklemini değiştirmek gerekli oldu. Evet, bir savaşta yaralandıktan sonra.
Adama dirsek atmalı ve aynı zamanda ayağını yere vurmalısın.
Dirsek darbeleri mi?
Öyle dirsek yerken gözün bile kaybedebilirdin.
Sol kolun dirsek altındaki yara bölgesinden etiyle birlikte kopmuş.
Yüzüme dirsek attı.
En iyi adamımız dirsek sakatlığıyla devre dışı kaldı.
Dirsek eklemindeki sağ önkol kabaca yarılmıştı.
Bu morluğun şekli dirsek vuruşundan dolayı oluşacak gibi durmuyor.
Birden, Jacques Frede dirsek atıyor… PAT!