Examples of using En utanç verici in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu yaşadığım en utanç verici.
Bu şimdiye kadar başıma gelen en utanç verici şey!
Bir enstrüman çalmak bir insanın yapabileceği en utanç verici şeydi.
Melmacta evli çiftlerin evlendikten sonra çocuğu olması en utanç verici şeydir.
Bence bu bir insanın başına gelebilecek en utanç verici şeydi.
Öyle sanıyorum ki tüm bu olanların en utanç verici yanı Tweety Pie Tinseltownda oynamayı kabul etmemdi.
Ve hayatımda yaşadığım en utanç verici randevu oldu.
Ben senin en utanç verici anlarını alıp ortalığa saçsaydım, ne hissederdin?
En utanç verici yönünde böyle bir umut bulabileceğini nasıl düşündü ki?
O zaman haydi bize en utanç verici anını anlatsana, Marshall. Yok canım?
Lian şöyle diyor… bu gece hayatımın en utanç verici gününü yaşadım. 30 yıldır Liverpoolu destekleyen bir taraftar olarak.
O zaman haydi bize en utanç verici anını anlatsana, Marshall. Yok canım?
O zaman haydi bize en utanç verici anını anlatsana, Marshall. Yok canım?
olanlar büyük bir trajedidir, ve İngiliz bilim tarihinin en utanç verici bölümlerinden birini oluşturur.
Bir erkek olarak en utanç verici yanı bu adama pantolonunu çıkarmak.
Yüksek Mahkeme, bu kararı öyle bir hızla düşürecek ki meclis tarihinin en utanç verici bölümü de kapanacak.
Amerikalı dilbilimci ve siyasi eleştirmen Noam Chomsky yaşanan olaylar için'' Türkiye tarihi için en utanç verici anlar'' yorumunu yaptı.
Çalıların arasında çıplak yatarken, bunun hayatında yaşadığı en utanç verici an olduğunu düşündü.
Tamam. paylaşmaya başladı. Meşhur Hollandalılar da en utanç verici anlarını'' ben buyum'' hashtagiyle.