Examples of using Fırsatınız in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Dr. Corday fırsatınız olunca?
Gardiyanlara vurma hakkınız var, hatta öldürme fırsatınız bile.
Nasıl bir etki yaratacağını değerlendirme fırsatınız olacak.
Yarın 33üncü Avcı Uçağı Ekibinin tamamıyla tanışma fırsatınız olacak.
Yanıt vermek için fırsatınız olacak.
Daha sonra gelip resim çekinme fırsatınız olacak.
Çocuğun annesiyle şimdiye kadar konuşma fırsatınız oldu mu?
Her türlü suçlamaları çürütmek için fırsatınız olacak.
Bunu yapma fırsatınız olacak.
Tüm krallığa güçlü bir mesaj yollama fırsatınız var.
Olanları kendi açınızdan anlatmaya fırsatınız olacak Dedektif.
Değil. Ama bir polisin hayatını kurtarma fırsatınız var.
Ve uçuş sırasında Madame Gisellein yanından geçerken görülmüştünüz. Fırsatınız vardı.
Sessiz olun. Suçlamaları cevaplamak için fırsatınız olacak.
Emin değilim… okumaya fırsatınız oldu mu ama.
Onunla tekrar konuşma fırsatınız olacaktır.
Onunla tekrar konuşma fırsatınız olacaktır.
Ruhlarınızı arındırıp gökyüzüne yeniden bakmaya fırsatınız olacak doktorlar.
Ruhlarınızı arındırıp gökyüzüne yeniden bakmaya fırsatınız olacak doktorlar.
Yeni yüzyıla adım atan… ilk kişiler olma fırsatınız var.