GÖRDÜKLERIMIZIN in English translation

we saw
gördük
izledik
seyrettik
sight
manzara
görüntü
gözden
katında
görüşünü
görme
görme yetisini
görüş alanının
görünce
nezdinde

Examples of using Gördüklerimizin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bir zamanlar… gördüklerimizin ötesinde bir yerde… Anywhere adında büyülü bir krallık hüküm sürüyormuş.
Once upon a time, in a place just beyond our sight, there lived a magical kingdom called Anywhere.
Bugün Bosnaya gittiğinizde, 1990larda başlarında gördüklerimizin gerçekleştiğine inanmanız neredeyse imkansız.
Today when you go to Bosnia it is almost impossible to believe that what we saw in the early 1990s happened.
şu an gördüklerimizin, ulusumuzun ruhu için.
to have faith in that what we're seeing now, in the long, long, ongoing battle for the soul of the nation.
Ve karşı taraftaki arazi de bugüne kadar gördüklerimizin hepsinden daha zorlu.
It's a lot rougher than anything we have seen so far. And the terrain on the other side.
Bir zamanlar… gördüklerimizin ötesinde bir yerde… Anywhere adında büyülü bir krallık hüküm sürüyormuş.
There lived a magical kingdom called Anywhere. Once upon a time, in a place just beyond our sight.
İçimde korkunç bir his var, eğer bugün gördüklerimizin bir kısmını yapma emri verilseydi bana.
I have this terrible fear that if I would have been ordered to do some of the things we saw today that.
Kayıt hazırlama ya da fanatik dergileri şu anda İnternet sayesinde gördüklerimizin yanında hiç kalır.
The mixtape, the fanzine, that was nothing compared to what we're seeing now with the Internet.
Bir zamanlar… gördüklerimizin ötesinde bir yerde… Anywhere adında büyülü bir krallık hüküm sürüyormuş.
In a place just beyond our sight, there lived a magical kingdom called Anywhere. Once upon a time.
Bu adamın bizlere göstermeye çalıştığı şey gördüklerimizin olacağına kesin gözüyle bakamayacağımız.
What this guy apparently was trying to show us is we can't take what we saw for granted.
Ön saflarda gördüklerimizin ardına sığınan kültürel güçler tarafından inşa edildi ve yine onlar tarafından yürütülmekte.
That has been built and guided by cultural forces that exist behind those we see in the forefront.
Okulda kötü çocuk olmamın sebebi diğer çocukların gördüklerimizin gerçek olacağını söylemesiydi.
The reason I was bad at school-- It's'cause the other kids were saying, the flash-forwards are gonna come true.
kısmen Ruandada gördüklerimizin, Bosnada gördüklerimizin sonucu olarak.
partly because of what we saw in Rwanda, partly because of what we saw in Bosnia.
Kasedi durdururduk. Görüntü biraz bulanık olurdu ama gördüklerimizin bir taslağını çıkarıp notlar alırdım.
We would pause the videotape player, and the picture would be a little jerky, and I would make little sketches and notes about what we were seeing, and then we would fabricate it ourselves out of metal
buralarda[ Hindistanda] gördüklerimizin aynısı, iki inç uzunluğunda,
it's the same ones we see out here[in India],
Mahkûmların görmesini istiyorum, eğer beni öldürecek olursan, mahkûmlardan birisi Glynne gidecek,
I just want the inmates to see so in case you do decide to kill me,
kavga ettiğimizi görmesini istemiyorum. Boşanmadan önce bunları yaşadı zaten
don't want her to see us arguing; she went through that before we got divorced,
Fotoğrafta Nicholası parmaklarıyla böyle yaparken görmüştüm. Onun'' Merhaba.''
I saw Nicholas in the picture doing this with his fingers, you know, his, his way to say"hello",
Televizyonda görmüştüm sekiz ayı devirmiş hâmile bir kadın vardı karnının üzerine düşüp ölmüştü ama bebeği.
I saw a TV show… about a pregnant woman who fell eight stories, landed flat on her belly, deader than a door nail, but her baby… her baby was just fine.
Suç laboratuvarı raporlarını görmem gerek çünkü… elimdekilerle daha fazlasını yapamam.
I need to see the crime lab reports, cause I can't do anything else with what I have got.
Ancak o yazın sonuna doğru Gatsbyyi gördüğüm son gece… çocukluğundan beri kendisi için hayal ettiği hayatı anlattı bana.
It wasn't until the end of that summer… on the last night I saw Gatsby… that he told me of the life he had dreamed for himself since… he was a boy.
Results: 52, Time: 0.0347

Top dictionary queries

Turkish - English