GÖZETLEDIĞINI in English translation

watching
dikkat
izleyin
nöbet
göz kulak
izle
saati
dikkat et
seyret
bak
izlerim
you spying on
gözetliyorsun

Examples of using Gözetlediğini in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Yvette, onun etrafı gözetlediğini görmüş.
Yvette's seen him snooping around.
senin bir evi gözetlediğini söyledi.
said you were casing a house.
Senin bizi gözetlediğini ve bize zarar vermek isteyenlerden koruduğunu biliriz.
We know you're watching over us, and that you will protect us from those who wish us harm.
Çünkü hırsızların içeri girdiğini ve dükkanı gözetlediğini gördün, aynen Sheanın el ilanında olacağını yazdığı gibi.
Because you saw the robbers come in and case the store, just like Shea said would happen in the flier.
Teşkilatınızın Thorngate adında bir program kullanarak Amerikalıları gözetlediğini iddia ediyor desem bir şey çağrıştırır mı?
Claiming your agency is using a program called Thorngate to spy on Americans. Ring a bell?
Eğer bir daha kardeşimi gözetlediğini öğrenirsem, Tanrı şahidim olsun seni öldürürüm.
I swear to god, if i find out you have been spying on my sister, i will kill you.
Ben de kavga ettiklerinde, senin onları gözetlediğini… sonra da saklanıp ağladığını söylerim.
I will tell her you peek when she argues with your father then you hide and cry.
Park görevlisini burada ne kadar iyi gözetlediğini düşünürsek şimdi kesinlikle ona güvenebiliriz.
Considering how good an eye he kept on the Parking lot attendant at home we can certainly trust him now.
Her çarşamba boş olduğu sabahlar o trafik ışığında beni gözetlediğini anlattığında çok şaşırmıştım.
When he told me that every Wednesday, his free morning, he spied on me at that traffic light, I was shocked.
Bu konu hakkında konuşamam. Yolsuzluk davasıyla ilgili hapishaneyi gözetlediğini biliyorum.
And I know that you are monitoring the prison for your corruption case… You know I can't talk about that.
günün yarısında müvekkilimin binasını… gözetlediğini söyleyen gazete stantı elemanından gerçek kanıtlarım var.
who says you stand there half the day watching her building. I have actual proof from the agency that you hired to follow her, to the guy at the news stand.
Senin palavra suçlamalarına karşın onu takip ettirmek için tuttuğun ajanstan… ve günün yarısında müvekkilimin binasını… gözetlediğini söyleyen gazete stantı elemanından gerçek kanıtlarım var.
I have actual proof from the agency who says you stand there half the day watching her building. that you hired to follow her, to the guy at the news stand Unlike your bullshit accusations.
Onu gözetlediğini.
Watching over him.
Onu gözetlediğini.
Watching him.
Bizi gözetlediğini biliyordum!
You're spying on us!
Beni gözetlediğini bilmeme rağmen.
Even knowing that you're spying on me.
Birisinin beni gözetlediğini hissettim.
I thought somebody was watching me.
Facebookumdan beni gözetlediğini düşündüm.
I figured you were Facebook stalking me.
Herkesin kendisini gözetlediğini sanıyor.
She thinks everyone's stalking her.
Kimin kimi gözetlediğini hiç bilemezsiniz.
You never know who's spying on who.
Results: 7088, Time: 0.0353

Top dictionary queries

Turkish - English