Examples of using Gülümsediği in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Sana gülümsediği anı hatırlıyorsun.
Gülümsediği tek resim bu.
Sen iyi biri oldukça ve Vashradi gülümsediği sürece harika bir yer.
Ha Ninin en hoş hali gülümsediği anlardır.
Özellikle de gülümsediği zaman.
Burada da gülümsemiyorsa başka yerde gülümsediği ne belli?
Efsaneye göre, Usta Şifunun gerçekten gülümsediği dönemler olmuş.
Anlattıklarına göre, usta Shifunun gerçekten gülümsediği zamanlar da olmuş.
Hani şu kadının devamlı gülümsediği?
Evet ama şimdi bana doğru kel adamın sana gülümsediği andan itibaren olanları anlat.
Bilirsin, Noel fotoğrafı için herkes güzelce gülümsediği sürece, yalan söyle. sadece.
Ama bence hoş olabilir. Lilanın gülümsediği bir fotoğraf bulmak biraz zor olacak tabii.
Bilirsin, Noel fotoğrafı için herkes güzelce gülümsediği sürece, yalan söyle. sadece.
Bir kız bana gülümsediği zaman dostlarıma bana numarasını verdiğini söylerim.
Aldığım bir duyuma göre sadece gülümsediği için, başkan yardımcısı bir gizli servis ajanının kıçına tekmeyi basmış.
Bu projenin amacı birisi gülümsediği zaman başka birinin de gülümseyeceğini kanıtlamak böylece dünya çapında azalan mutsuzluk olacaktır.
Selina Meyerin sırf gülümsediği için gizli servis ajanını kovmasını itici bulmuyor musun?
Bilirsin, Noel fotoğrafı için herkes güzelce gülümsediği sürece, yalan söyle.
Brittanynin'' kim olduğuna bakmadan herkesi sevdiğini'', insanlara kibar olduğunu ve sık sık gülümsediği ifade etti.
Sokaklarda özgürce gezdiği için üzgün olduğunu diğer insanları gördüğü, gülümsediği ve başkalarıyla güldüğü için de öyle.