Examples of using Gerekliliğini in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Açıktır ki, kral naipliğini, ancak bunun gerekliliğini onaylayan tıbbi bir rapor olsaydı kabul ederdim.
Güvenliğin gerekliliğini anlıyorum ama bu biraz abartıIı değil mi?
hizmet etmenin gerekliliğini düşünüyordu. Henüz savaşa girmemiştik.
Güvenliğin gerekliliğini anlıyorum ama bu biraz abartılı değil mi?
Bay Weston bir çok şeyi iyi halleder ama böylesi bir ilişkinin gerekliliğini anlayamaz.
Anlamış olsa da diğer faktörleri göz önünde bulundurmalıydı. böylesi tehlikeli bir ameliyat gerçekleştirmeden önce Acil ameliyatın gerekliliğini.
Aslında çok sakindim, giysisini asla sorgulamıyordum… ya da kolay erişimin gerekliliğini.
Kulübün iyiliği için bir yönetici kararı verme gerekliliğini anlıyorum.
Günümüzde, Pearl Harbora teorik saldırı amaçlı savaş oyunları, saldırı kuvveti olarak altı uçak gemisinin gerekliliğini açık bir biçimde göstermektedir.
Matt Groening, açılış sekansını her bölüm için canlandırma gerekliliğini azaltmak amacıyla geliştirdi fakat her hafta tekrarlanan malzeme için taviz olarak iki şakayı buldu.
Otoritenin gerekliliğini kabul edebilirim, Ama asla askeri bir yönetimin yanında olmam.
Sosyolog Amy Ryan, tehlikeli olabilecek gruplar ile yararlı gruplar arasında ayrım yapma gerekliliğini savunmuştur.
hedeflerin daha iyi saptanması ve nişan alınması gerekliliğini ortaya koymuştur.
böylece Yahudi otoritelerinin kendisiyle muhatap olması gerekliliğini bertaraf etmiş oluyordu.
demokratik politikaların gerekliliğini vurgulayan bir düşünür olarak bilinen modern Müslüman düşünürlerin saflarında saygın bir figür olarak düşünülür.
Sonlarında Sputnik Sovyetler Birliği tarafından kaldırıldıktan sonra Simpson U.S. in uzaya aygıt göndermesinin gerekliliğini fark ederek kafasındaki bilimsel durum taslağını
Bob şu anda yapabileceğimiz en önemli şeyin Californiada sera gazı salınımını azaltıp durduracak market tabanlı bir denetim sisteminin gerekliliğini Sacrementoda ortaya koymak olacağını söyledi.
karşısında inanılmaz güçlü etkilerin olduğu bir dünyada olduğumuzu bildiğimiz halde, Solun bunun gibi ikonlarının bile, devlet-destekli araştırmalar için açık erişim gerekliliğini yasaklayacak yasaları ortaya koyacağı dünyada?
İngilizce gerekliliğini besliyor.
Reform gerekliliğini kabullenmiş bulunuyoruz.