Examples of using Gitmese in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Keşke her şey bu kadar karışık olmasa ve böyle ters gitmese. Evet.
Şu anda hoşunuza gitmese bile, ironiyi takdir etmelisiniz, Bay Fielding.
Eğer görüşmeye gitmese… bir şey söylemeye anlam verirdim…
Şimdi, hoşuna gitmese de sen de benim kadar bizim normal yollardan geçmek zorunda olmadığımızı iyi biliyorsun.
Keşke beynim o noktalara gitmese, ama Memur Carsonın torbada buldukları şüphelinin yiyecek kaynağı olabilir.
Iyi gitmese, Bustamanteye kızardı. Auerbach kötü bir gün geçirse, işleri.
Ne zaman yere düşsek, ne zaman hayat istediğimiz şekilde gitmese düşünmemizi istediği şeyi?
hosunuza gitmese de.
işleri iyi gitmese, Bustamanteye kızardı.
akıllı olduğunu bilirim ama okul politikasına uymak zorundasınız. Hoşunuza gitmese bile.
Yapılanlar her ne kadar hoşuma gitmese de, biz.
Onlar Allahın nûrunu ağızlarıyla üfleyerek söndürmek isterler. Fakat kâfirlerin hoşuna gitmese de, Allah nûrunu tamamlayacak dünyanın her tarafına ulaştıracaktır.
istediklerimizi elde etmezsek perişan oluruz fikrini sorguluyor.'' Psikolojik bağışıklık sistemimiz'' işler planlandığı gibi gitmese de gerçekten mutlu olmamızı sağlıyor.
Söylemeyi unuttum, herkes yüzmeye gitti yoksa Woody, şoförünün bizi giyinikken havuza atacağını söyledi.
Git su iç ve biraz uyu sonra sabah kalk
Şimdi bisikletine atla ve ankesörlü telefondan polisi aramaya git. Onlara 2.45te Southport Bulvarında bir çocuğun yürüdüğünü gördüğünü söyle.
Git kendine lens falan al,
Dobby gitti ve benden iğrenen eski eşimle
Oraya git, kızı temizle,
Ya da senin için önemli değilse neden Berkeleyi gitmiş ve sevmiş bir kadınla konuşmuyorsun yani sadece konuşmuş olursun.