Examples of using Hârun in Turkish and their translations into English
{-}
-
Ecclesiastic
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca daha etkilidir/benden daha güzel konuşur.
Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca daha etkilidir/benden daha güzel konuşur.
Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemişti:'' Ey kavmim,
Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca daha etkilidir/benden daha güzel konuşur.
Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemişti:'' Ey kavmim,
Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca daha etkilidir/benden daha güzel konuşur.
Onun içinde Rabbinizden bir huzur, Hârun hanedanının, Mûsa hanedanının bıraktığından bir kalıntı vardır.
Onun içinde Rabbinizden bir huzur, Hârun hanedanının, Mûsa hanedanının bıraktığından bir kalıntı vardır.
Biz Mûsa ve Hâruna da lütufta bulunduk.
Musa ve Harunun Rabbine!
Rahmetimizden ona kardeşi Hârunu bir peygamber olarak armağan ettik.
Musaya ve Haruna selam olsun!
Rahmetimizden ona kardeşi Hârunu bir peygamber olarak armağan ettik.
Musanın ve Harunun Rabbine'' dediler.
Biz Mûsa ve Hâruna da lütufta bulunduk.
Musa ve Harunun Rabbine iman ettik.
Biz Mûsa ve Hâruna da lütufta bulunduk.
Biz Mûsa ile Haruna da nübüvvet vererek ihsanda bulunduk. 21,48.
Biz Mûsa ve Hâruna da lütufta bulunduk.
Fink, Haruna milyonluk kazıklar atmış olabilir.