Examples of using Hayatımı mahveden in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Klaus beni hayatımı mahveden bir lanetten kurtardı.
Klaus beni hayatımı mahveden bir lanetten kurtardı.
Hayatımı mahveden Senatör Terrence Pratti vurarak öldürdüm Peter Burkeün silahını kullanarak.
Mistik değil… ama hayatımı mahveden adam için, bence harika bir şey.
Çünkü hayatımı mahveden adam arkadaşlarımla eğlenirken Neden olmasın?
Olivia, hayatımı mahveden adamla aynı yerde olmaya dahi katlanamam.
Ama hayatımı mahveden adam için, bence harika bir şey. Mistik değil.
Hayatımı mahveden casus için çalışacaksam… evet, umurumda. -Umurunda mı?
Ama önce şimdi amacına uygun hizmet edeceğim hayatımı mahveden adamı öldüreceğim.
On dakikadır arabamda, bir tüfeğin dürbününden kafana nişan almış oturuyordum. Acaba hayatımı mahveden adamı vursam ne olur diye merak ediyordum.
Hayatımı mahveden insanların evinde olduğum için -Claudia… şükran duyuyorum. Şükran duymam için bir şey var ama.
Birileri vuruldu dediler, asansörlerde doğurdular. Hayatımı mahveden çocuklar oldu, bana isim taktılar.
Hayatımı mahveden insanların evinde olduğum için -Claudia… şükran duyuyorum. Şükran duymam için
Hayatımı mahveden insanların evinde olduğum için -Claudia… şükran duyuyorum. Şükran duymam için bir şey var ama.
Hayatımı mahveden o canavar.
Evet. Hayatımı mahveden sürtük o.
David Rossi, hayatımı mahveden adam çıktı.
Hayatımı mahveden kadın benim hiç yapamadığımı yaptı.
Babam, ağabeyim ve hayatımı mahveden adam tarafından.
Hayatımı mahveden bir partnerin sabit, samimi bir hatırlatıcısı.