Examples of using Hoşlanmadığı in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Kim hoşlanmadığı biriyle çıkmaya zorlar kendini?
Tom hoşlanmadığı şarkıların bir listesini yaptı.
Kesinlikle senden hoşlanmadığı bir şekilde ondan hoşlanıyor.
Bundan hoşlanmadığı anlamına geliyor. İnsafsızca bir davranış.
Neden patronun senden hoşlanmadığı hissine kapılıyorum?
Koltuğun senden hoşlanmadığı açık küçük kardeşim.
Ondan hoşlanmadığı sanıyordum.
Oysaki O, Onun hoşlanmadığı sözü gece boyu sarfederlerken onlarla beraberdir.
Kasabada kimsenin hoşlanmadığı bir grup sınırötesi çocuğu suçladı.
Ama bu senden hoşlanmadığı anlamına gelmez.
Muhtemelen seninle konuşmaktan hoşlanmadığı içindir.
Eşim… bu, onun senden hoşlanmadığı anlamına gelmiyor.
Bilmiyorum ama birisinin kedilerden hoşlanmadığı kesin.
Amynin benden pek hoşlanmadığı hissine kapıldım.
Onca yediğine rağmen, aynı soruya kendisinin hoşlanmadığı cevabını verdi.
Birisi Kayin benden hoşlanmadığı fikrine kapılabilir.
İnsafsızca bir davranış. Bundan hoşlanmadığı anlamına geliyor.
Babamın ondan hoşlanmadığı kesin.
O adamın benden pek hoşlanmadığı hissine kapılıyorum.
Ya da belki de Gagein kanında Angelın hoşlanmadığı bir şey vardı.