Examples of using Inciler in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Sanki haznelerde saklanmış inciler.
Sadece her zaman taktığı inciler.
Karınıza verdiğim inciler için.
Evet inciler.
Kendilerine özgülenmiş genç uşaklar dolaşır; sanki sedeflerinde saklı inciler.
Oha. Merylin çantasında inciler vardı.
Ama Margaret, ya inciler?
Sanki haznelerde saklanmış inciler.
içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar.
Aynı gün, küçük bir kartpostal adresime gönderildi, içinde çok büyük ve parlak inciler bulunuyordu.
ırmaklar akan cennetlere( bahçelere) sokar. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar.
Adresime gönderildi, Aynı gün, küçük bir kartpostal içinde çok büyük ve parlak inciler bulunuyordu.
Özellikle çok güzel bir dizimi olan inciler olabilir. Maplecrofttaki hiçbir kutuda onu bulamıyor gibiyim.
Aileler barışmadan ve inciler denize dönmeden barış asla geri dönmeyecek!
Ruju, Yüzüne bak: inciler, mücevherler, dişler,
sanki sedeflerinde saklı inciler.
Hayır Amca! Bu ızdırabı getiren inciler değil, kalplerimizdeki kibir.
Ve öylesine genç hizmetçiler, etraflarında dönerdurur ki sanki onlar, haznelerde saklanmış inciler.
Doğrusu Allah, inanıp yararlı iş işleyenleri, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar.
Yanına aldığı mücevherlerden olan Stuart safiri… ve Kraliçe Elizabethin küpelerindeki elmaslar ve inciler var. Fransaya kaçarken… tavuk yumurtası büyüklüğündeki yakutu,