KÜÇÜK BIRŞEY in English translation

little something
küçük bir şey
ufak bir şey
küçük birşey
ufak birşey
küçük bir hediye
biraz bir şeyler
küçük bir şeye
ufak bir hediye
ufak bir şeyi
ufacık bir şey
something small
küçük bir şey
ufak bir şey
küçük birşey
küçük bir şeyi
ufak bir şeyi

Examples of using Küçük birşey in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Belki de küçük birşey aldı başka bir şeye dönüştü.
Maybe he took on something small and it turned into something else.
Hmmm… iltimas denen küçük birşey.
Hmmm… a little thing called leverage.
Bu kesinlikle küçük birşey.
This definitely is a little something.
Bir süredir üzerinde çalıştığım küçük birşey.
This is a little something I have been working on.
Zahmetin için küçük birşey.
Here's a little something for your trouble.
Ve bizden de küçük birşey.
And, uh, here's a little something.
Kesinlikle, ve kutunun üstüne küçük birşey yazmışlar.
Exactly, and they have written a little thing on the box.
Amerikan Devrimi denen küçük birşey.
A little thing called the American Revolution.
Bana uyacağını düşündüm. Küçük birşey.
Just a little thing. Thought it might suit me.
Bana uyacağını düşündüm. Küçük birşey.
Thought it might suit me. Oh, just a little thing.
Bana uyacağını düşündüm. Küçük birşey.
Thought it might suit me. On, just a little thing.
Çünkü babanın anneyle yapacağı küçük birşey var.
Cause daddy has a little thing to do with mommy.
Bir dakika. Şurada küçük birşey var.
Wait a minute. You have just got a little thing.
Biliyor musun, Grace hakkında bilmen gereken küçük birşey var.
You know, there's one little thing you need to know about Grace.
Peki neden biz de ona küçük birşey veremiyor… ve onu yalnız bırakıyoruz?
And left her alone? Why couldn't we have given her a little something.
Zor günler için kenara koyduğum küçük birşey vardı.- Etkilendim.- Tabii.
I'm impressed. I had a little something put by for a rainy day.- Yeah, well.
Evet, sinir bozucu istihbaratınız eski nameleri mırıldanırken ben de küçük birşey aldım.
Oh, yeah. Kind of thought you pesky Pls would be humming that old tune so I picked up a little something.
Tabii,- Etkilendim. zor günler için kenara koyduğum küçük birşey vardı.
I had a little something put by for a rainy day.- Yeah, well,- I'm impressed.
Ve bizden de küçük birşey, bilirsiniz işte, hepimizden.
And, uh, here's a little something, you know, from all of us… Oh.
Seninle konuşmam gereken küçük birşey var.- Maria?- Evet?
I got a little thing I need to talk about with you.- Yeah?- Maria?
Results: 161, Time: 0.0386

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English