Examples of using Küçük bir şehir in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Küçük bir şehir ya da bir denizaltıya.
Küçük bir şehir ya da bir denizaltıya.
Large submarine. Small city.Küçük bir şehir kutlaması.
A small town celebration.Elimizde bunlar ve dar sokaklı küçük bir şehir var.
We happen to have these and a small town with narrow streets.Burası huzurlu, küçük bir şehir.
This is a peaceful, small city.Güle güle. Küçük bir şehir.
Small town.- Bye.Uelzen. Almanyanın kuzeyinde küçük bir şehir.
Uelzen, a small city in the north of Germany.Sakin ol, Vegas küçük bir şehir.
Relax. Vegas is a small town.Daha küçük bir şehir olmasına rağmen, kolay çözülecek gibi de görünmüyor.
Even if it's a smaller city, it's not an easy problem to solve.Bütün Appalachia bölgesini gezsen Chicagodan daha küçük bir şehir bulamazsın.
Go to the deepest heart of Appalachia you won't find a town smaller than Chicago.The Rock küçük bir şehir gibi.
The Rock" is like a small town.Küçük bir şehir bul.
Find a small city.Burası küçük bir şehir.
It's a small city.Burası küçük bir şehir.
And this is the small city.Küçük bir şehir, hemen hemen Dünyanın üst kısmında.
It's a small town almost on top of the world.Küçük bir şehir gibi.
It's like a small town.Burası küçük bir şehir, değil mi?
It's a small city, ain't it?Küçük bir şehir yönetmek için.
To run a small city.Nyons gibi küçük bir şehir bile beni bezdirdi.
Küçük bir şehir. Herkes herkesi tanıyor.
It's a small town. Everyone knows everyone.
