KAÇMAYACAK in English translation

shall escape
kaçmayacak
kaçamaz
kaçamayacak
aciz
running
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
gets away
uzak dur
uzaklaş
kaçmasına
çekil
gitmesine
defol
çekilin
kurtulmasına
paçayı
yaklaşma
won't escape
kaçamayacak
kaçamaz
kaçmayacağının

Examples of using Kaçmayacak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Kimse kaçmayacak.
No one escapes.
hiç bir kötülük gözümden kaçmayacak şeytani güce tapanların korkmasına izin ver,
blackest night, no evil shall escape my sight let those who worship evil's might,
bir numaralı kurala getiriyor: Hiç kimse kaçmayacak.
too much time to get away, and that's rule number one… nobody gets away.
En aydınlık günde, en karanlık gecede hiç bir kötülük gözümden kaçmayacak şeytanın gücüne ibadet edenler korksun Yeşil Fenerin gücünden!
In brightest day, in blackest night, no evil shall escape my sight. let those who worship evil's might beware my power, Green Lantern's light!
Lanet olsun, kaçmayacak, sadece onun kaçmasına eskortluk yapacağım.
Hell, he won't go break, I was goin' to get you and escort her out.
Evet, pes edebiliriz çünkü artık benden kaçmayacak birisi olabileceğini düşünmek istesem de öyle biri.
Yes we can because… no matter how much I want to believe there's one man who won't run away one man who.
Bilinen en değerli taşı gözünden asla kaçmayacak bir hazinenin yanına… saklamaktan daha iyi bir yer neresi olabilir?
Than next to riches you could never miss? What better place to hide the most valuable stone ever known?
beş yıl boyunca bir daha kaçmayacak.
you come with me and no further escaping.
Bu bileti tahsil edecek kadar üç kağıtçı ama parayla kaçmayacak kadar da dürüst biri.
Someone dishonest enough to cash this ticket for us yet honest enough not to run off with the money.
Profesör ve hizmetkârları kaçmış. Terk edilmiş.
The Professor and his henchmen fled. It's been abandoned.
Kaçmayı bırakması gerekiyor. O yılan!
He needs to stop running. He is the serpent!
Kaçmayı düşünüyorum, Kate. Ne düşünüyorsun?
I'm thinking about running, Kate. What are you thinking?
Bu hakikatten kaçmak… bize bu şeylere inanmamızı sağIıyor.
Running from that truth… Is what makes us believe these things.
Kaçmaktan yoruldum.- Neden polislere yalan söyledin?
Why would you lie to the cops? I'm tired of running.
Kaçmaktan yoruldum.- Neden polislere yalan söyledin?
I'm tired of running. Why would you lie to the cops?
Daha fazla kaçmak yok.- Neymiş?- Haklısın.
What is it? You're right, no more running.
Kaçmaktan yoruldu. Güzel bir takım elbise çekip Eung-suya gittiğini söylüyorlar.
They say he bought a nice suit and went to Eung-su. He got tired of running.
Ama kaçmaya devam edemezsin, Prue.- Phoebe.
Phoebe…- But you can't keep running, Prue.
Bilmiyorum. Frith kaçmayı bırakma zamanımızın gelmediğine karar verdi.
Frith has decided that it's not our time to stop running.
Julie evinden kaçmış gibi görünüyor. Dave.
Looks like Julie ran away from home. It's Dave.
Results: 41, Time: 0.0391

Top dictionary queries

Turkish - English