KANITLADIĞINI in English translation

proves
kanıtlamak
ispat
ispatlamak
kanıtlayacak
kanıt
göster
proved
kanıtlamak
ispat
ispatlamak
kanıtlayacak
kanıt
göster
proven
kanıtlamak
ispat
ispatlamak
kanıtlayacak
kanıt
göster
prove
kanıtlamak
ispat
ispatlamak
kanıtlayacak
kanıt
göster

Examples of using Kanıtladığını in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
diğerleri işlediği suçların aksini kanıtladığını söylüyor.
others claim the evidence of his crimes proves otherwise.
AGİTin Belgraddaki misyon başkanı Maurizio Massari, projenin onaylanmasının Sırbistan-Karadağda Roman azınlığın durumunu iyileştirecek siyasi iradenin var olduğunu kanıtladığını söyledi.
The head of the OSCE mission in Belgrade, Maurizio Massari, said that the adoption of the project proves there is the political will in Serbia-Montenegro to improve the position of the Roma minority.
Moodys, ülkenin esnekliğinin kredi mevzuatı ve borç toleransının önceden sanıldığından daha güçlü olduğunu kanıtladığını kaydetti.
Moody's noted that the country's resilience proved that credit fundamentals and debt tolerance are stronger than previously thought.
yapılan son operasyonun da bunu kanıtladığını söylüyorlar.
a recent sting operation proves it, authorities say.
Bir başlangıcı olduğunu kanıtladığını gösterdim. Az önce sana,
Proven that time, indeed, has a beginning.
Sırbistan-Karadağ Cumhurbaşkanı Svetozar Maroviç de zirvenin başarıyla tamamlanmasının bölgede artık bir dayanışma atmosferinin mevcut olduğunu kanıtladığını söyledi.
Serbia-Montenegro President Svetozar Marovic expressed his satisfaction with fact that the successful summit proved that there is an atmosphere of solidarity in the region now.
Bu ıvır zıvırın kanıtladığını kabul etsem bile yalnızca başka cinayetlerin
Even if I accept that these trinkets prove that other murders were committed,
Hükümet, referandumun uluslararası hukuku ihlal etmenin yanı sıra,'' Sırbistanın Kosovaya yönelik mariz emellerini ve toprak iddialarını da açıkça kanıtladığını'' ileri sürdü.
In addition to violating international law, the government said, the referendum"clearly proves the sick ambitions and territorial claims of Serbia towards Kosovo.
Korkarım bundan önce tüm görevlerinde nasıl iyi… olduğunu kanıtladığını söylemeyerek dikkatsiz davrandım.
I'm afraid I have been a little remiss… in not telling you before now how very well you have proved in all your duties.
Ama Majorın aşk için… cinsellikten vazgeçmeye istekli olduğunu kanıtladığını unutmayalım.
To go without sex for love. But let's not forget, Major has a proven willingness.
fakat bu savların farklı bir şeyi kanıtladığını düşünüyorum.'' dedi.
precedent for other solutions, but I think the arguments prove something different," Sejdiu said.
Bosna-Hersekin( BH) üçlü cumhurbaşkanlığının Boşnak üyesi Haris Silayciç, Niceın mektubunun gerekli kanıtların UADnin eline geçmediğini kanıtladığını söyledi.
The Bosniak member of the tripartite presidency in Bosnia and Herzegovina(BiH), Haris Silajdzic, said Nice's letter proves that the ICJ did not receive the necessary evidence.
O toplantıya telefon dinlemelerinin kaçakçıların çalınan silahlar hakkında bir şey bilmediğini kanıtladığını söylemek için gittim.
I joined this meeting to say that the taps… proved that the dealers didn't know shit…- about stolen arms.
Kocamın buraya Herefordu getirmeyi denerken öldüğünü, bunu pekçok noktada kanıtladığını unutuyorsun.
You forget that my husband died… trying to bring Herefords here and prove this very point.
Andov, bunun, ülkenin hayatta kalma ve diğer ülkelerle birlikte gelişme kapasitesini ve aynı derece önemli bir şekilde, barışı desteklemedeki rolünü kanıtladığını söylüyor.
That, says Andov, proves its capacity to survive and develop together with other states, and just as importantly, its role in promoting peace.
Diğer bir öğretim üyesi, Ulpiana Lama, UAD davasının Kosova olayının nevi şahsına münhasır karakterini bir kez daha kanıtladığını söyledi.
Another professor, Ulpiana Lama, said the ICJ session proved once again the sui generis character of the Kosovo case.
San San, ödülünü alırken gazetecilere birinciliğinin Hong Konglu atletlerin beceriksizliğini kanıtladığını söyledi.
San San, when confirming her win, told reporters that her result helps prove that Hong Kong athletes are horrible.
Bunun kendine bakabildiğini Oh, herneyse. Küçük sapık beyninin içinde bir yerde, kanıtladığını sanıyorsun.
You think this proves you can take care of yourself.- Oh, whatever. In your twisted brain.
Kulelere çarparak sonlanan uçuşların ortalama bir insanın, az bir eğitimle, bir uçağı uçurabileceğini kanıtladığını söylemiş.
He said the flights into the Towers proved that the average person was capable of piloting an aircraft with a minimal amount of training.
Sana demin dostumuzun zamanın bir başlangıcı olduğunu… kanıtladığını gösterdim be.
I have just shown you that our friend has proven that time, indeed, has a beginning.
Results: 133, Time: 0.0204

Kanıtladığını in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English