KARBONU in English translation

carbon
karbon
karbonla
carbons
karbon
karbonla

Examples of using Karbonu in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
O kadar ısınırlar ki atomlarının çekirdeği… ile birlikte kendi içinde yanarak… nefes aldığımız oksijeni, kaslarımızdaki karbonu… kemiklerimizdeki kalsiyumu, kanımızdaki demiri meydana getirirler…
To make the oxygen we breathe, the carbon in our muscles, They get so hot that the nuclei of the atoms fuse together deep within them the calcium in our bones,
birlikte kendi içinde yanarak… nefes aldığımız oksijeni, kaslarımızdaki karbonu… kemiklerimizdeki kalsiyumu, kanımızdaki demiri meydana getirirler… ve bunların hepsi çok uzun zaman önce yok olmuş… yıldızların ateşli yüreklerinden ortaya çıkar.
the iron in our blood, to make the oxygen we breathe, the carbon in our muscles, fuse together deep within them They get so hot that the nuclei of the atoms.
O kadar ısınırlar ki atomlarının çekirdeği… ile birlikte kendi içinde yanarak… nefes aldığımız oksijeni, kaslarımızdaki karbonu… kemiklerimizdeki kalsiyumu, kanımızdaki demiri meydana getirirler…
They get so hot that the nuclei of the atoms fuse together deep within them… to make the oxygen we breathe, the carbon in our muscles… the calcium in our bones,
O kadar ısınırlar ki atomlarının çekirdeği… ile birlikte kendi içinde yanarak… nefes aldığımız oksijeni, kaslarımızdaki karbonu… kemiklerimizdeki kalsiyumu,
To make the oxygen we breathe, the carbon in our muscles, fuse together deep within them the calcium in our bones,
birlikte kendi içinde yanarak… nefes aldığımız oksijeni, kaslarımızdaki karbonu… kemiklerimizdeki kalsiyumu, kanımızdaki demiri meydana getirirler… ve bunların hepsi çok uzun zaman önce yok olmuş… yıldızların ateşli yüreklerinden ortaya çıkar.
fuse together deep within them to make the oxygen we breathe, the carbon in our muscles, They get so hot that the nuclei of the atoms.
bu oldukça yavaş bir süreçtir, karbonu serbest bırakarak, ağaç oluşumuna ve çıplak toprağa yol açan, çayırları boğup öldüren şey budur.
to woody vegetation and bare soil, releasing carbon.
Okyanus yüzeyinin dünyanın bilinen en büyük karbon havuzu olduğu ve yılda yaklaşık 2 milyar ton karbonu absorbe ettiği düşünülmektedir ki bu miktar insan tarafından karbon emisyonunun üçte biridir.
The surface layers of the oceans are currently believed to be the world's largest carbon sink, absorbing about 2 billion tons of carbon a year, the equivalent to perhaps a third of human carbon emissions.
çok değerli bir enerji kaynağı bulduk ve hiç düşünmeden yakıp 100 yıldan kısa bir süre içinde atmosfere karbonu geri saldık.
we dig the stuff up, we find it's an incredibly valuable energy resource, and without thinking about it, we burn it and return this carbon back to the atmosphere in less than a century.
tahta bir oyuncağın içine koyarsanız aslında ağaç karbonu muhafaza etmek için inanılmaz bir kapasiteye sahiptir ve bize haciz yoluyla katkıda bulunur.
into a piece of furniture or into that wooden toy, it actually has an amazing capacity to store the carbon and provide us with a sequestration.
Bunu da Avrupa pazarına yakın bir ürüne sahip olmak için yapıyorlar. Fakat sadece meyve suyunu satın almıyorlar; ağaçlardaki karbonu da satın alıyorlar, ürünü Avrupaya taşırken ortaya çıkan karbonu karşılamak için.
But they're not just buying the juice; they're also buying the carbon in the trees to offset the shipment costs associated with carbon to get the product into Europe.
şu değerle bakımından sıfırın altına düşüp düşemeyeceğinizi bilmek isterdim; karbonu atmosferin dışına atmak,
get below zero by the end of the century, in terms of taking carbon out of the atmosphere, and solve the problem of biodiversity
veya gliseraldehit 3-fosfat PGAL, başka bir şey olarak da görebilirsiniz-- 3 karbonu var ve bir da fosfat grubu.
which you can view as a-- it has three carbons and then it has a phosphate group.
Naqahdah, trinium ve karbondan oluşan yeni bir alaşım geliştirdik.
We have just developed a new alloy of naqahdah, trinium and carbon.
Yüksek karbonlu çeliklerde manganın etkisi sertlik
Carbon manganese steel increases the depth of hardening
Ayrıca çok kötü bozulmuş karbonlu çelik ve kurşun bazlı Pullman yeşili boya karışımı bulduk.
We found traces of badly-degraded carbon steel Mixed with a lead-based pullman green paint.
Karbonlu çelik, kurşun bazlı Pullman yeşili,
Carbon steel, Lead-based, pullman green Were
Teni karbondan. Yüksek iletken.
Highly conductive. Skin's carbon.
Teni karbondan. Yüksek iletken.
Skin's carbon. Highly conductive.
Üç helyum atomunu birleştirerek karbona dönüştürmek için… yeterli enerji vardır.
Into carbon. And there is enough energy then to fuse three helium nuclei.
İki diğer karbona bağlı olan bir karbona bağlıyız.
We're bonded to a carbon that is bonded to two other carbons..
Results: 97, Time: 0.0245

Top dictionary queries

Turkish - English