KARMAŞIKLAŞIYOR in English translation

complicated
karmaşıklaştırıyorsun
zorlaştırdığını
karışık
karıştırmış
complex
karmaşık
kompleks
karışık
komplike
tesisi
messy
dağınık
karışık
pis
karmaşık
berbat
kötü
karmakarışık
karman çorman
kirli
pasaklı
tricky
zor
kurnaz
karmaşık
karışık
düzenbaz
hileli
alengirli
aldatıcı
üçkağıtçı
ustalık

Examples of using Karmaşıklaşıyor in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Durum karmaşıklaşıyor.
Situation's getting complicated.
İşler karmaşıklaşıyor.
Things got complicated.
Anlaşılan işler karmaşıklaşıyor.
Look like things get complicated.
Davamız biraz karmaşıklaşıyor.
Our case just got complicated.
Şeyler karmaşıklaşıyor.
Things get complicated.
Bazen hayat karmaşıklaşıyor.
Life sometimes is complicated.
Bir saniye bekle.- Entrika karmaşıklaşıyor.
The plot thickens. Hang on a second.
Entrika karmaşıklaşıyor.
The plot thickens.
İşler orada karmaşıklaşıyor işte.
That's where it gets complicated.
Titrek uzun hareket alanı olan süspansiyonlarla bu şey biraz daha karmaşıklaşıyor.
Couple that to the wobbly long travel suspension and it all gets a bit haywire.
Yarına kadar Sirius için sunumumu tekrar yapmam gerekiyor ve bu şey karmaşıklaşıyor.
I have to redo my presentation for Sirius by tomorrow, and this thing is spiraling.
Her şey karmaşıklaşıyor.
Things are getting complicated.
Evet haklısın. Her şey karmaşıklaşıyor.
Things are getting complicated. Yeah, you're right.
Evet haklısın. Her şey karmaşıklaşıyor.
You're right. Things are getting complicated.
Evet haklısın. Her şey karmaşıklaşıyor.
Yeah, you're right. Things are getting complicated.
Bu gittikçe karmaşıklaşıyor.
This is getting confusing.
Ama böyle bir durumda işler biraz karmaşıklaşıyor. Bu nedenle senin daireni kullanabilir miyiz diye soracaktım.
But getting out of a situation like that is a little bit complicated, so that's why we were wondering if maybe we could just borrow your apartment.
Neredeyse içgüdüsel, ama bir suikastçının hedefini vurmak için birden fazla seçeneği varsa iş karmaşıklaşıyor.
It's almost instinctive, but when an assassin has many opportunities to hit his target it gets complex.
Ve iyi biri olmak giderek zorlaşıyor. Çünkü dünya gittikçe karmaşıklaşıyor.
And being a good person gets a little harder. Because every day, the world gets a little more complicated.
İşte burada işler biraz karmaşıklaşıyor. Frank, Macin gey olduğunu düşünüyor çünkü Mac zaten gey.
Here's where things get just a little bit tricky, because Frank thinks Mac is gay because.
Results: 56, Time: 0.0295

Top dictionary queries

Turkish - English