KOŞMAYA in English translation

running
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
jogging
koşu
koşmaya
sporunuzdan
koşarım
jogging
canlandırmaya
runnin
koşarak
koşmaya
kaçmaya
koşan
çalıştırabilirsem
işleri
koşuşturan
kaçıyordur
to go
gitmek
gidip
girmek
çıkmak
giden
geçmek
dönme
giderken
gidin
başlamaya
run
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
ran
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
runs
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
jog
koşu
koşmaya
sporunuzdan
koşarım
jogging
canlandırmaya

Examples of using Koşmaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Özür dilerim.- Peki, koşmaya gidebilir miyiz?
I'm sorry.- So, can we go for our run now?
Babam geçen ay koşmaya başladı.
My father began jogging last month.
Charlie, çabuk, koşmaya devam et!
Charlie, quick, keep runnin'!
Madam Redfern sonra dönüp Martı Koyunu Merdiven Koyundan ayıran patikada koşmaya başladı.
Madame Redfern now turns and runs across the path which separates Gull Cove from Ladder Bay.
babam topu almış ve koşmaya.
Dad picked up the ball and ran.
Alexander Pryce, ödevini bitirdikten sonra annesini öpmüş ve dışarıda… koşmaya çıkmıştı.
Alexander Pryce finished his homework, kissed his mom, went out for a jog.
Özür dilerim.- Peki, koşmaya gidebilir miyiz?
So, can we go for our run now? I'm sorry?
Neredeyse her sabah koşmaya giderim.
I go jogging almost every morning.
Tamam dostum, koşmaya başla.
Start runnin'. Okay, friend.
Ash kitabı kapar ve kaleye koşmaya başlar.
He sees Ashfield and immediately runs to the top of the building.
Değil mi? Sonra da o salonun ortasında çırılçıplak koşmaya başladık?
And ran nude through that concourse. Didn't we?
Bu sabah Tom bana onunla koşmaya gitmek isteyip istemediğimi sordu.
Tom asked me this morning if I wanted to go jogging with him.
Tamam dostum, koşmaya başla.
Okay, friend.- Start runnin.
Dersem bacağımı kapıp deli gibi koşmaya başlıyor.
If I yell,"Fetch, boy, he grabs my leg and runs like hell.
Mahallede herkes koşmaya başlar.
Everyone in the neighborhood starts jogging.
Onu ittim ve çıplak halde caddeye doğru koşmaya başladım.
And ran stark naked down the street. I pushed him off.
Ben de koşmaya gidiyorum.
I'm gonna go for a jog.
Tom her gün koşmaya gider.
Tom goes jogging every day.
Herkes uçağın bu tarafına doğru koşmaya başladı.
Towards the plane, on this side of the plane. Everybody ran.
Genelde sabahları Delores Parkına koşmaya giderdi.
She usually goes jogging in the morning, to the Delores Park.
Results: 1411, Time: 0.0534

Top dictionary queries

Turkish - English