Examples of using Koşmaya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Özür dilerim.- Peki, koşmaya gidebilir miyiz?
Babam geçen ay koşmaya başladı.
Charlie, çabuk, koşmaya devam et!
Madam Redfern sonra dönüp Martı Koyunu Merdiven Koyundan ayıran patikada koşmaya başladı.
babam topu almış ve koşmaya.
Alexander Pryce, ödevini bitirdikten sonra annesini öpmüş ve dışarıda… koşmaya çıkmıştı.
Özür dilerim.- Peki, koşmaya gidebilir miyiz?
Neredeyse her sabah koşmaya giderim.
Tamam dostum, koşmaya başla.
Ash kitabı kapar ve kaleye koşmaya başlar.
Değil mi? Sonra da o salonun ortasında çırılçıplak koşmaya başladık?
Bu sabah Tom bana onunla koşmaya gitmek isteyip istemediğimi sordu.
Tamam dostum, koşmaya başla.
Dersem bacağımı kapıp deli gibi koşmaya başlıyor.
Mahallede herkes koşmaya başlar.
Onu ittim ve çıplak halde caddeye doğru koşmaya başladım.
Ben de koşmaya gidiyorum.
Tom her gün koşmaya gider.
Herkes uçağın bu tarafına doğru koşmaya başladı.
Genelde sabahları Delores Parkına koşmaya giderdi.