Examples of using Konuşmak zorundasın in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Hayır, hayır… Onunla konuşmak zorundasın.
Burada İngilizce konuşmak zorundasın.
Yo yo. Bugece babanla konuşmak zorundasın Wallace.
Sadece İngilizce konuşmak zorundasın.
Bobby, konu eğer Travis ise, önce benimle konuşmak zorundasın.
Bu yüzden… sırf Salignari için bile… konuşmak zorundasın.
Bu yüzden… sırf Salignari için bile… konuşmak zorundasın.
Hayır, hayır… Onunla konuşmak zorundasın.
Benimle konuşmak zorundasın evlat.
Niye böyle konuşmak zorundasın ki?
Konuşmak zorundasın çünkü bu konuyla ilgili yazı yazmam gerekiyor.
Benimle konuşmak zorundasın.
Wall Streetdeki insanlarla konuşmak zorundasın. Evet.
Böyle konuşmak zorundasın tabii.
Ama bu kez benimle konuşmak zorundasın… ve arkadaşların beni ezmeyecek.
Benimle konuşmak zorundasın. Hadi, Dewey.
Terbovenla konuşmak zorundasın.
Tamam, Sanırım başka şeylerden konuşmak zorundasın.
O zaman ne zaman dönersin, konuşmak zorundasın.
Sen… Benimle konuşmak zorundasın.