Examples of using Kuşkulu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu adama sorarsan, kuşkulu mantık.
Tom kuşkulu kaldı.
Tom bazı kuşkulu seçimler yaptı.
Tom, Maryye kuşkulu olduğunu söyledi.
oldukça kuşkulu.
Frank Kovak. Yarım asırlık kuşkulu başarıların anlatılmamış hikayesi.
Çok kuşkulu bir adamsın.
Cinsiyetçilik, gizlice yapılan operasyonlar ve kuşkulu kanıt.
Dört İskoç, iki araba… Kuşkulu bir durum.
Al şunu, moruk.'' Kuşkulu.
Frank Kovak. Yarım asırlık kuşkulu başarıların anlatılmamış hikayesi.
Söylediğim bir söze inanmadığında kuşkulu düşüncelerle devam edemeyiz.
Al şunu, moruk.'' Kuşkulu.
Evet.-'' Birkaç kuşkulu vukuat'' ta.
Büyücülük. Burada bazı kuşkulu şeyler döndüğünü biliyordum.
Babası görmüş olabilir, kuşkulu olmadan.
Büyücülük. Burada bazı kuşkulu şeyler döndüğünü biliyordum.
Çok kuşkulu.
Ona ani bir ziyaret yapacak olursam, biraz kuşkulu görünür.
Nasıl yaptın? Kötü harcadığım gençliğimden kuşkulu yeteneklerimi canlandırdım?