Examples of using Lüksün in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Lüksün hem gözü kara hem de yüceltici, hayatın içinden bir portresi.
Lüksün zirvesi bu.
Lüksün bir maliyeti olacak.
Seni iyileştirmem için beni çağırma lüksün olmazdı.
Arabanın ve kızların getirdiği lüksün keyfini sürüyor olacağım.
Benim için, bu oda lüksün doruklarında.
Sen bilmezsin, ama eski günlerde, lüksün kucağında yaşardım.
Bu arada lüksün kucağında.
En azından senin tek bir kişi olma lüksün var.
Ve Dünya ayaklarının altında. Lüksün kucağında oturuyor.
Evet, umursamama lüksün var.
başarısız olma lüksün yok.
Senin yalnızlığı seçebilme lüksün var.
Kralımız, kalesinde lüksün keyfini sürecek.
Burada artık yuvadan aşağıya salınma lüksün yok Ben avlanıyordum.
Yaşamak, gülmek ve lüksün tadını çıkartmak için.
Artık seçme lüksün yok.
Ama evlerin, uşakların lüksün yanında, üst üste konulduğunda gözardı edilemeyecek bazı kanıtlar geldi.
Benim için bu lüksün tarifidir, çünkü sadece dört gün bulabiliyorsunuz… ve çok özel bir yerde bulunuyor.
Bak Kimbo, yanlış bir dönüş yapma lüksün yok çünkü zamanın azalıyor.