Examples of using Mukavva in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Beyefendi bunu geçen gece mukavva kesmek için istemişti.
Beyefendi bunu geçen gece mukavva kesmek için istemişti.
Kırmızı çizgiye itiyoruz, Sonra kolu indiriyoruz. Hayır. Mukavva.
etrafa saçılmış mukavva kutu dağları ve alışveriş merkezinin etrafındaki trafik, yakınlarda yaşayan yerel sakinlerin çoğunu rahatsız ediyordu.
Kristina da yukarıda Haddie az önce mukavva almak için markete gitti ve ben de pilates yapmaya gidiyordum.
Tabii o mukavva çok aşınmış
NCC, Gassnerin modeli Parisin süpürgesini rulo mukavva ile değiştirerek geliştirdi; katot için daha fazla yer bırakan
Koca otobüsü ıskalamayı başardıktan sonra mukavva askerleri aramaya başladım. Tüh be.
Koca otobüsü ıskalamayı başardıktan sonra mukavva askerleri aramaya başladım. Tüh be.
tuzlu suya batırılan mukavva ile ayrılmış.
Çünkü arka koltukta, kızın saçlarına yapışmış yakalanırsan gönderirler seni anana, mukavva bir kutuda!
kâğıt, mukavva ve diğer selüloza dayalı ürünler üreten bir endüstridir.
Bu çalışmayı denetleyen akademisyenler bunu çok uçarı buldular, o yüzden bu mukavva kutuya bağlı dişmacunu kapağının lazere dönüştüğü optik prototip çalışma masası gibi ciddi uygulamalar yaptık.
kanolar, mukavva kutularda, sandıkların içine istiflenmiş şekilde kamyonlarda,
suyu çekilmiş rezervuarı görürdünüz. Onlar, mukavva kutulardan kulübeler yaparlar ve geceyi orada geçirirlerdi.
İlk makine ise 1874 yılında yüksek miktarlı oluklu mukavva üretmek amacıyla G. Smyth tarafından tasarlanır
Geçen Perşembe günü, Sırp başkentinin Yeni Belgrad semtinde mukavva çatılı barakalarda yaşayan Roman aileleri,
Çok mukavva.
Mukavva beşliği!
Kağıt ve mukavva.