OKSIJENDEN in English translation

oxygen
oksijen
oksijenle

Examples of using Oksijenden in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Oksijenden. böylece içeri ekstra oksijen pompalanabiliyor.
That's the oxygen. When I first got sick,
Bazı organizmalar bu suyun tabanında yaşıyorlar. Burada biyolojik aktiviteleri, oksijenden mahrum ve organik moleküller açısından zengin bir alan yaratıyor. Tıpkı metan gibi.
Some organisms live at the bottom of these waters… where their biological activities have created a zone… devoid of oxygen and rich in organic molecules like methane.
Beyin hücrelerinin oksijenden mahrum kalmasının şey nasıl bir şey olduğunu gösteriyorum.
I'm showing you… what it's like when you're deprived of, uh… The oxygen.
Çevrelediği dokuyu, yaşaması için gerekli oksijenden mahrum bırakıp öldürücü etki yapıyor.
They have the effect of killing the surrounding tissue, Depriving it of the oxygen it needs to survive.
Bu sebeple göl ve denizlerde yüzen algler karada yaşayan tüm bitkilerin birlikte ürettiği oksijenden daha fazlasıyla atmosferimizi zenginleştirme konusunda büyük rol oynuyor.
So floating algae in the seas and the lakes play a greater part in enriching our atmosphere with oxygen than all the land-based plants put together.
Biri oksijenden kaçarak Dünyanın aneorobik kısımlarına saklandı.
One that ran away from the oxygen and hid in the anaerobic part of the world,
şekilde donatılmış akciğerleri vardır. balık solungaçları suyu oksijenden ayırmak için var, ancak hava soluyon türlerin yalnızca Anlayacağın, Katie.
which are equipped only to accept oxygen in its natural state. So you see, Katie.
balık solungaçları suyu oksijenden ayırmak için var,
which are equipped only to accept oxygen in its natural state.
Bizi hayatta tutan şey kandan, oksijenden, hatta sevgiden de önemli olan umuttur.
what keeps us alive, more important than blood or oxygen or even love… is hope.
su buharı yanı sıra aşırı oksijenden türeyen çoğunlukla azottan( genellikle üçte ikiden fazla) oluşur.
water vapor as well as excess oxygen also derived from the combustion air.
oksijenden daha kuvvetli bir oksitleyicidir elektronegatifliği oksijenden daha yüksektir.
a higher electronegativity and thus accepts electrons even better) than oxygen.
Oksijenim% 5e düştü.
I am down to 5% Oxygen.
Az oksijenim kaldı, ONeill.
Little oxygen remains, O'Neill.
Oksijenleri çıkarın!
Oxygen,!
Buralar beyninizin oksijensiz kalmış kısımları.
These are parts of your brain that have been oxygen deprived.
Oksijenimizi mi bosaltiyorsun?
You're venting our oxygen?
Yani- -yüzde otuz oksijenimiz kalan dek dalış yapacağız, doğru mu?
We will dive until we have 30 percent oxygen left, right?
Oksijenleri neredeyse tükendi.
Their oxygen's almost gone.
Yangın oksijenimizi tüketiyor!
The fire's eating our oxygen!
Ne kadar oksijenleri var?
How much oxygen do they have?
Results: 85, Time: 0.0257

Oksijenden in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English