ONLARA BAKMAK in English translation

look at them
onlara bak
onlara bakın
bakınca bu o
onlara bir göz
take care of them
onlarla ilgilen
onlara iyi bak
onlara göz kulak
onlara bakmak
onlara dikkat et
onlarla ilgilenin
onların icabına
onlara iyi bakın
onların bakımında
onları hallet
looking at them
onlara bak
onlara bakın
bakınca bu o
onlara bir göz

Examples of using Onlara bakmak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Son günlerinde onlara bakmak büyük bir onurdur.
To look after them in their last days is a great honor.
Onlara bakmak, aksi halde onlar bozulabilirdi.
Looking out for them, otherwise they would have been busted.
Onlara bakmak istesin diye düşündüm.
I thought you might want to look at them.
Gavino onlara bakmak zorunda.
Gavino has to tend them.
Son düzeltmelerini yaptım. -Mükemmel. Ben de onlara bakmak istiyordum.
I have been meaning to look at those.
Bu nedenle bizim görevimiz onlara bakmak.
Hence it is our duty to look after them.
Görüyorsun, çocuklarda onlara bakmak istiyor.
See, the kids would look after them, too.
Evet, kısıtlı. Bu nedenle bizim görevimiz onlara bakmak.
Yes, restricted. Hence it is our duty to look after them.
Evet, kısıtlı. Bu nedenle bizim görevimiz onlara bakmak.
Hence it is our duty to look after them. Yes, restricted.
En azından yapabileceğimiz onlara bakmak.
Least we can do is look at them.
Bulut örtüsünün arkasından onlara bakmak yararsız.
It's useless to look for them in the cloud cover.
Benim görevim onlara bakmak.
Çünkü Manhattanın seçkin genç kızları burada alışveriş yapar… onlara bakmak hoşuma gidiyor.
And I like looking at them. because this is where all of Manhattan's elite girls come.
Polis onlara bakmak istiyor, ama önce kendim göz atma şansı bulana kadar onları oyalıyorum.
The police want to see them, but I'm stalling them till I have a chance to read through them first myself.
Çünkü onlara bakmak istemiyorum. Ve hayatımda olamadığım yerler için onları suçlamak istemiyorum. Senin, bunun için hep beni suçladığın gibi.
Because I don't want to look at them and blame them for not being where I want to be in my life, the way that you have always blamed me.
neden kendinden kaçtığın gibi sırların hepsi beyninde gömülü ama onlara bakmak istemiyorsun.
all these secrets are buried in your brain. But you don't want to look at them.
Biliyorum ve bu çok hoş bir şey ama… onlara bakmak senin maddi sorumluluğun olmamalı.
Your financial responsibility to look after them. I know, and that is so sweet, but it shouldn't be.
Ama sandığım kadar kolay olmadığından referans olarak onlara bakmak istiyorum.
But it's not easy as I thought, so I want to look at them as a reference.
yüzleri zırh uygun duvarlar ve figürlerin portreleri, Mary hissediyorum ki o onlara bakmak istemiyordu.
the figures in the suits of armor made Mary feel that she did not want to look at them.
Mahkemenin tam ortasında bir masa, bunun üzerine tarts büyük bir çanak, bunu onlara bakmak Alice oldukça aç yaptığını,
In the very middle of the court was a table, with a large dish of tarts upon it: they looked so good, that it made
Results: 51, Time: 0.029

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English