BAKMAK ZORUNDA in English translation

has to look
bakmak zorunda
bakmam gerektiği
görünmek zorunda
bakmanız gerek
ilgilenmek zorunda
have to take care
bakmak zorunda
ilgilenmek zorunda
ilgilenmen lazım
çaresine bakman gerek
they had to check
must look
bakmak zorunda
görünüyor olmalıyım
bakmam gerek
görünüyordur
görünüyor olmalı
görünmeliyim
have to look
bakmak zorunda
bakmam gerektiği
görünmek zorunda
bakmanız gerek
ilgilenmek zorunda
had to look
bakmak zorunda
bakmam gerektiği
görünmek zorunda
bakmanız gerek
ilgilenmek zorunda
had to take care
bakmak zorunda
ilgilenmek zorunda
ilgilenmen lazım
çaresine bakman gerek
having to look
bakmak zorunda
bakmam gerektiği
görünmek zorunda
bakmanız gerek
ilgilenmek zorunda
he has to stare

Examples of using Bakmak zorunda in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Buna bakmak zorunda kaldım.
Had to look that one up.
Eğer anneleri kör olmasaydı… Kızlarıma ben bakmak zorunda kaldım.
If only their mother wasn't blind… I have to look after my daughters.
Ben anneme bakmak zorunda kalarak büyüdüm.
Growing up, I had to take care of my mom.
Bana bakmak zorunda kalınca burada mı kaldın?
Did you get stuck having to look after me?
Birçok çocuk kendilerine bakmak zorunda kaldı.
Many children had to look after themselves.
Sen ve Richard gibi insanlar için sürekli arkanıza bakmak zorunda olmayacağınız yer cennettir.
For people like you and Richard, heaven is not having to look over your shoulder.
Tom, o çalışırken Marynin oğluna bakmak zorunda kaldı.
Tom had to take care of Mary's son while she was working.
Hastalanınca ben de anneme bakmak zorunda kalmıştım.
I had to look after my mom when she got sick.
Mary gelemez. O kızına bakmak zorunda.
Mary can't come. She has to take care of her daughter.
Kardeşim bütün aileme ve atalarıma bakmak zorunda.
My brother has to take care of my entire family and ancestors.
Uzaktan bakmak zorunda kaldım.
Çocuklara bakmak zorunda kaldım.
I had to look after the children.
Sana bakmak zorunda kaldı. Çünkü ben bakamıyordum.
He had to take care of you because I couldn't.
Ryana bakmak zorunda kaldım.
I had to look after Ryan.
Ona bakmak zorunda olduğunuz için mi hiç evlenmediniz?
Is that why you have never married, because you have had to take care of him?
Yarın bakmak zorunda kalacağım.
Bakmak zorunda kalacağım.
I will have to take a look.
Bakmak zorunda kaldım.
I had to look.
Umarım bu Porthosa bakmak zorunda kaldığın son seferdir.
I hope it's the last time you will have to look after Porthos.
Ona bakmak zorunda olduğumu biliyorum.
And I know I have to look after her.
Results: 148, Time: 0.0452

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English